BALALAN KÖYÜNDE “TOPRAK ANA GÜNÜ” DÜZENLENDİ Lefkoşa, 13 Aralık 15 (T.A.K): Mehmetçik Belediyesi, Uluslararası Toprak Ana Günü kutlamaları kapsamında Balalan köyünde “Toprak Ana Günü” etkinliği düzenledi. Balalan Köy Meydanı’nda yer alan etkinlik kapsamında yerel ürünlerin satıldığı stantlar kuruldu, gösteriler yapıldı. Etkinliğin açılışına İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy, Tarım Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanı Erkut Şahali, Türkiye Cittaslow Başkenti Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Mehmetçik Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli, bölge milletvekilleri ve diğer yetkililer ile köylüler katıldı. Etkinlik kapsamında Mehmetçik’te “ülkedeki ilk tohum merkezi” görevi yapacak olan “Zeka Bey Tohum Merkezi’nin” açılışı da yapıldı. Merkezde ülkeye ait yerel tohumlar koruma altına alınacak ve üreticilere ücretsiz dağıtılacak. Balalan köyünde düzenlenen “Toprak Ana Günü” etkinliği saat 10.00’da Kültür Elçileri Korteji ile başladı. Çocuk korosu ve Mehmetçik Kültür ve Dayanışma Derneği Halk Dansları gösterisinin ardından saat 11.00’de açılış konuşmaları yapıldı. Konuşmaların ardından kültür elçilerine rozetleri takıldı, ayrıca kültür elçileri stantları, yetişkin stantları ve sergileri açıldı. Gün boyu süren etkinlikler çerçevesinde folklor oyunları, konserler, dans gösterileri ve Galatya Turu yapıldı. (EMR/ŞEB)
Kategori: TAK
BENTER’İN ÇALIŞMALARI DÜNYACA ÜNLÜ AMERİKAN TIP DERGİSİNDE YAYIMLANDI Lefkoşa, 14 Aralık 15 (T.A.K.): Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Benter’in, diyabet hastaları için yaptığı buluşun, kalp krizinden sonra meydana gelen zararın önlenmesinde önemli etkisi olacağı bildirildi. Kıbrıs Vakıflar İdaresi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, dünyanın en prestijli kalp/damar dergilerinden “American Journal of Physiology – Heart and Circulatory Physiology”, Aralık 2015 sayısında, Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim Fadıl Benter’in yeni gözlemlerini yayımladı. Kalp krizi geçirenlere tedavi bulmak için yapılan çalışmada Prof. Benter’in buluşu olan Angiotensin-(1-7) isimli hormonun, kalp krizinden sonra faydalı olduğu görülen postconditioning metodunda önemli rolü olduğu saptandı. Açıklamada, Prof. Benter’in, “Endogenous Angiotensin-(1-7)/MAS receptor/NO is a novel pathway involved in the cardioprotective effects of pacing postconditioning” isimli makalesine atıfta bulunan derginin editörü, “Postconditioning of Ischemic Heart by Intermittent Ventricular Pacing at Beginning of Reperfusion: Novel Mechanisms and Utilities in Interventional Cardiology” isimli yazısında, “Bu buluşun kalp krizinden sonra meydana gelen zararın önlenmesinde önemli katkısı olacağını ve özellikle hipertansiyon ve şeker hastalarında kalp krizi tedavisini geliştirmek için hastalarda denenmeye başlatılmasının önemli olacağını” vurguladığı bildirildi. Prof. Dr. İbrahim Benter, diyabet hastaları için Angiotensin-(1-7) isimli ilacı geliştirmişti. Prof. Dr. İbrahim Benter, Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü ve Doğu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Prof. Dr. Benter, 20 yıl Amerika’da, 12 yıl Kuveyt’te ve bir yıl İngiltere’de tıp profesörlüğü yapmış bir Kıbrıslı Türk. Yaklaşık üç yıldır Kıbrıs Vakıflar İdaresi Genel Müdürü olarak çalışmasına rağmen, dünyanın birçok yerindeki tıp fakültelerindeki profesörlerle olan araştırmaları ve yayınları devam ediyor. (GÖZ/ÖK)
KALYONCU: “TÜKETİCİLERE HİÇBİR EK MALİ KÜLFET GETİRMİYOR” “YAKLAŞIK 1 YIL SONRA ÜLKENİN TAMAMI LED ARMATÜRLERLE AYDINLANACAK” Lefkoşa, 14 Aralık 15 (T.A.K): Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) uzmanları, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun (KIB-TEK) LED sokak aydınlatma projesini yerinde inceledi ve KIB-TEK uzmanlarından deneyimleri hakkında bilgi aldı. KIB-TEK Basın Sözcüsü Tuluy Kalyoncu’nun yaptığı açıklamaya göre, TEDAŞ’tan üst düzeyde bir heyet KKTC’ye gelerek KIB-TEK’in uygulamaya koyduğu LED sokak aydınlatma projesini yerinde inceledi. TEDAŞ yetkilileri KIB-TEK uzmanlarının deneyimleri hakkında bilgi aldı ve projenin ilk uygulama yeri olan Lefkoşa sokaklarında incelemelerde bulundu. Açıklamaya göre, yeni nesil LED sokak aydınlatma teknolojisi, değişik ülkelerde kısmen kullanılmakla birlikte Lefkoşa uygulaması, şehrin tamamını kapsayan dünyadaki ilk ve tek proje. Açıklamada, TEDAŞ Genel Müdür Yardımcısı Fatih Gökkaya ve TEDAŞ AR-GE Planlama ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Fadıl Fedai’den oluşan TEDAŞ heyetinin, yüzde doksan oranında enerji tasarrufu sağlayan LED sokak aydınlatma projesinden övgüyle söz ettiği de belirtildi. LED AYDINLATMAYA GEÇİŞ SÜRECİ Açıklamada, tüketicilere hiçbir ek mali külfet getirmeden, finansmanın sağlanacak tasarrufla karşılanacağı ve maliyeti karşılandıktan sonra sağlanan tasarrufun tüketiciye yansıtılacağı belirtilerek, LED sokak aydınlatma projesinin ilk etabını Lefkoşa’da uygulamaya konduğu hatırlatıldı. 1 milyon 295 bin Euro bedel ile ihalesi sonuçlanan proje kapsamında yüksek elektrik tüketimi bulunan 10 bin adet cıva buharlı sokak lambasının, yüzde doksan oranında daha ekonomik olan LED armatürlerle değiştirildiği kaydedildi. KIB-TEK’in, Lefkoşa’yı kapsayan ilk uygulamanın ardından ülkenin geri kalan sokaklarındaki cıva buharlı lambaların da LED armatürlerle değiştirilmesini sağlamak için ikinci bir ihaleye çıktığı da kaydedilen açıklamada, “Toplam 45 bin adet armatürü kapsayan ikinci ihalede, 4 milyon 441 bin Euro teklifle ihaleyi kazanan firmaların, taahhüt ettikleri süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirememeleri sonucu KIB-TEK, firmaların 222 bin 50 Euro’luk teminatına el koyarak sözleşmeyi fesih etmiş ve yeni baştan ihaleye çıkmıştı” denildi. “YAKLAŞIK 1 YIL SONRA ÜLKENİN TAMAMI LED ARMATÜRLERLE AYDINLANACAK” KIB-TEK’ten yapılan açıklamaya göre, yeniden çıkılan ihaleye üç firma teklif vermiş bulunuyor. 60 bin LED armatür için çıkılan ihalenin önümüzdeki hafta karara bağlanması bekleniyor. İhaleyi kazanan firma ile sözleşme imzalandığı tarihten itibaren ilk üç ayda armatürlerin imalatının gerçekleştirileceği belirtilen açıklamada, dördüncü ayın sonundan itibaren her ay 5 bin adet cıva buharlı sokak aydınlatma lambası LED armatür ile değiştirilmiş olacak. Buna göre projenin yaklaşık bir yılda tamamlanması ve ülke sokaklarının tamamının LED armatürlerle aydınlatılması hedefleniyor. Yapılan açıklamaya göre, LED armatür ile sokak aydınlatma projesi tamamlanıp finansmanı da sağlanan tasarruf ile karşılandıktan sonra bir yılda sokak aydınlatma bedeli olarak önceden tüketicilerin cebinden çıkan yaklaşık 19 milyon TL’nin 3 milyon TL civarına düşeceği hesaplanıyor Kalyoncu’nun açıklamasına göre, KIB-TEK’in uygulamaya koyduğu elektronik fatura sisteminin uygulanması için Türkiye’de de mevzuatta düzenleme yapıldı. (DOĞ/ŞEB)
Lefkoşa, 14 Aralık 15 (T.A.K.): 18. yüzyıl Kıbrıs’ının günümüze ulaşan kitapları arasında yer alan Giovanni Mariti’nin “Travels In The Island Of Cyprus” isimli kitabı, Galeri Kültür Yayınları tarafından Türkçeye çevrildi. İlk baskısı 1760 yılında İtalyanca olarak basılan, Claude Delaval Cobham tarafından 1895’te İngilizceye çevrilen kitap, bu versiyonu temel alınarak “1760 Kıbrıs Adasında Yolculuk” adıyla Türkçeleştirildi.
“DİPLOMASİDE NOKTA OLMAZ, VİRGÜL OLUR, NOKTALI VİRGÜL OLUR DEVAMI GELİR. AMA SANIRIM KIBRIS SORUNUNDA DOYUM NOKTASINA ULAŞILDI” “BEN İSTEMEM DEMEKLE GARANTİLER ORTADAN KALKMIYOR YA DA ÜÇ GARANTÖR ÜLKEDEN BİR TANESİ, ÖRNEĞİN YUNANİSTAN BEN ARTIK ÇEKİLDİM, VAZGEÇTİM DOLAYISIYLA BU İŞ BİTTİ DEMEKLE OLMUYOR” Lefkoşa, 11 Aralık 15 (T.A.K): Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Kıbrıs sorununda doyum noktasına ulaşıldı. Yine bir başarısızlığa uğranırsa, bu kalıcı bölünmeye doğru gider diye düşünüyorum” dedi. Akıncı, dün İstanbul’da Kadir Has Üniversitesi’nde verdiği konferansın ardından, NTV’ye açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, NTV’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle: Soru: Mayıs 2016’da Rum kesiminde yapılacak seçimlerden önce bir çözüme ulaşılması yönünde bir irade beyan etmiştiniz. 7 aydır müzakereler devam ediyor. Gelinen nokta nedir? Bu hedef geçerliliğini koruyor mu? “İLK ÜÇ BAŞLIK BÜYÜK ORANDA ANLAŞMAYA VARILMIŞ” Cumhurbaşkanı Akıncı: Bence geçerliliğini koruyor. 6 başlık üzerinden yürüttüğümüz müzakerelerden ilk üç başlık büyük oranda anlaşmaya varılmış durumdadır. Tümüyle kapanmadı çünkü bütünlüklü çözüm kavramı içerisinde hareket ediyoruz. Soru: Hangi başlıklardı bunlar? Cumhurbaşkanı Akıncı: Mülkiyet, Garantiler ve Toprak en son olmak üzere öncelikle Yönetim Güç Paylaşımı, Ekonomi ve AB başlıkları. Bu üç başlıktan bahsediyorum. Büyük oranda aradaki farklılıklar aşıldı. Ancak tümüyle değil. Örneğin dönüşümlü başkanlık konusunda henüz mutabakat sağlanmadı. Ancak o noktada da bir olumlu sonuca ulaşacağımıza ben inanıyorum. Bütünlüklü kavramı nedeniyle ulaşılamıyor dedim. Onun da nedeni şu: tümü üzerinde mutabakat sağlanmadıkça parça çözümlerde varılan mutabakatlar geçerliliğini sürdürmüyor. O anlamda tümünü bir görelim, tüm resmi bir görelim ona göre diğer henüz onaylanmamış konuları da onaylarız anlayışı hakim olduğu için kapanmadan ilerleniyor. Ama mülkiyette de gelişmeler var. Toprak, garanti ve güvenlik konuları en sona bırakıldı dediğim gibi. Sonuçta ben şu inancımı koruyorum. Eğer aynı irade ve kararlılıkla devam edersek, ki biz kendi payımıza o kararlılığı sürdürmekteyiz, sürdüreceğiz, günün sonunda çözüm aylar içinde gelebilir. Yani yıllara ihtiyacımız yok. 47 yıldır süren bu müzakereler – 1968’de başlamıştı- aylar içinde bizi çözüme götürebilir. Mayıs olayı şudur: Güney’de parlamento seçimleri yapılacak Mayıs’ta. Seçim dönemleri hassas dönemlerdir. O bakımdan o noktaya gelmeden bir çözüme varalım diyorum. Bu da herkes için daha iyi olacak. “BEN İSTEMEM DEMEKLE BU GARANTİLER ORTADAN KALKMIYOR” Soru: Son dönemlerde gündemde olan konulardan biri garantiler. Rum yönetiminin garanti sisteminin değişmesini istemesi bir sır değil. Türk tarafının yaklaşımı nedir? Kıbrıslı Türkler için kabul edilebilir bir garanti sistemi nedir? Cumhurbaşkanı Akıncı: Garanti sistemi her şeyden önce bilinmelidir ki 1960’dan gelen ve uluslararası niteliği olan bir anlaşmadır ve dolayısıyla ben istemem demekle bu garantiler ortadan kalkmıyor ya da üç garantör ülkeden bir tanesi, örneğin Yunanistan ben artık çekildim, vazgeçtim dolayısıyla bu iş bitti demekle olmuyor. Bunun üç tarafı vardır. İki de toplum tarafı vardır. Dolayısıyla biz garantileri, önce neyi garanti edeceğimizi ortaya çıkardıktan sonra yani garanti ve güvenlik başlığı dışında diğer beş başlıkta yeterli mesafeyi alıp da artık üç aşağı beş yukarı neyi garanti edeceğimiz konusunu berraklaştırdıktan sonra beşli toplantıda ele alalım diyoruz. Buna üç garantör ve iki toplum dahil olsun diyoruz ve şu anlayışı ete kemiğe büründürebiliriz egzersizine girelim diyoruz. Nedir o? Elbette şu anda geçmişte olmayan bir gerçeklik var. Bulacağımız çözüm iki kesimli bir çözüm olacak. O anlamda da iki kesimliliğin geçerli olacağı bir anlaşma arıyoruz. Nedir iki kesimlilik? Kıbrıslı Türklerin nüfus ve mülkiyet çoğunluğu bağlamında kendi bölgelerinde yani kendi idare edecekleri bölgede çoğunlukta olmalarını istiyoruz. Bu geçmişte olmayan 1960 anlaşmalarında olmayan birşeydi. Biliyorsunuz Kıbrıslı Türkler adanın her tarafına dağınık vaziyette yaşıyorlardı. Şimdi iki kesimde, bir tarafta Rumlar bir tarafta Türkler. Yüzde yüz Türk yüzde yüz Rum demiyoruz, bu çağda böyle şey olmaz. Ama ağırlıklı olarak Kıbrıslı Türklerin çoğunlukta olacağı ve mülkiyetin de çoğunluğuna sahip olabilecekleri kendi bölgelerinde yönetimde olacakları bir yapı ek bir güvencedir. Ancak yine de sokaktaki adama sorduğunuz zaman Türkiye’nin garantisinin bir şekilde devamını istiyor. Rumların bir tehdit algısı yaşamayacakları Kıbrıslı Türklerin de kendilerini güvencede hissedecekleri bir formül üretilebilir anlayışındayım ancak bu dediğim gibi neyi garanti edeceğimizi önce ortaya çıkarmamız lazım. Ondan sonra bu konu beşli bir konferansta ele alınacak. Rumların sadece biz garanti istemiyoruz AB içinde garantiye ihtiyaç var mı ya da BM Güvenlik Konseyi’nin Daimi Üyeleri bunu yapsın söyleminin Kıbrıslı Türklere yeterli güvenceyi vermediğini biz görüyoruz, biliyoruz dolayısıyla günü gelince bunu değerlendirelim diyoruz. “ÇABAMIZ, BUNCA YILDAN SONRA İNSANLARI YENİDEN YERLERİNDEN SÖKÜP GÖÇMEN YAPMAK DEĞİL” Soru: En karmaşık konulardan biri mülkiyet; siz de değindiniz. Rum tarafından bazı açıklamalar oldu. İlk sözün, ilk mal sahibine verileceği şekilde. Bu da Kıbrıs Türk kesiminde tedirginliğe neden oldu. Bu konuda gelinen nokta nedir? Cumhurbaşkanı Akıncı: Mülkiyet konusunda Rum tarafı bazen kendi işine geleni ön plana çıkarıyor ve yanlış anlamalara neden oluyor. Mesela nüfus konusunda da benzeri oldu. Sanki daha işin başında, nüfusun oranının değişmezliğini kabul etmişiz gibi bir algı yaratılmasına neden olundu. İşte 1/4 oranından bahsedildi. Şu anda Kıbrıs Türk vatandaşları ile Kıbrıs Rum vatandaşları hepsi birleşik Kıbrıs’ın vatandaşları olacaklar. Onların oranı tam olmamakla birlikte bire dört olabilir. Ama doğal akışı içerisinde nüfus yıllar içerisinde nereye gelecekse, oraya gelecektir. Bunu önlemenin bir olanağı yok. Mülkiyet konusunda da yine benzeri yanlış anlamalara neden olacak bir söylem geliştirildi. İlk söz sahibi olmak başkadır, ilk müracaat hakkına sahip olmak başkadır. Konuşulan, 1974’te olan tapu sahiplerinin, ilk müracaat hakkının olmasıdır, bu da çok doğaldır. Yani bir mülk sahibi ortaya çıkacak ve benim mülküm var, işte belgem diyebilir. Şu talebim var diyecek. Ya iade istiyorum, ya tazminat istiyorum, ya takas istiyorum, ya kısmı takas ya da alternatif mülk gibi bir seçenek sunacak. Ama bunu kendi arzusuna göre alabilecek demek değildir. Çünkü orada 41 yıldır devam eden bir yaşam var. O insan da oraya gelmiş, yeni bir hayat kurmuş, yeni bir yaşam şekillenmiştir. Dolayısıyla biz daha ilk günden hem ilk mülk sahibinin hem de kullanıcının hak sahibi olacağını tescilledik ve bunu açıkladık. Bir de AİHM’de Demopulos davası var. O mahkeme kullanıcıların da yıllar içinde oluşan hakları olduğunu tescilledi. Orada kriterler söz konusu olacak. Yani Mülkiyet Komisyonu havaya bakarak karar vermeyecek. Elinin altında bir takım kriterler olacak. Şu anda yapmaya çalıştığımız, bu kriterleri müzakere edip belirlemektir. Geldiğimiz aşama budur. Ama bizim çabamız, bunca yıldan sonra insanları yerlerinden yeniden söküp göçmen yapmak değildir. İnsanlarımızı huzur içinde yaşatmak istiyoruz. Ama ilk mülk sahiplerinin de bir şekilde haklarını adıl bir şekilde almasını istiyoruz. O da nedir? Büyük oranda tazminattır. “SANIRIM KIBRIS SORUNUNDA DOYUM NOKTASINA ULAŞILDI” Soru: Siz Federal çözüm için, sizin neslinizin ve bu sürecin bir son şans olduğunu ifade ettiniz. Eğer bu Mayıs’a kadar da çözüm sağlanamazsa, Kıbrıslı Türkleri ve Kıbrıslı Rumları nasıl bir çözüm seçeneği bekliyor? Cumhurbaşkanı Akıncı:Ben bu konuda net olarak şunu söylüyorum; 47 yıldır süren bir müzakere süreci var ve 2004 yılında da çok kapsamlı bir çözüm planına bir tarafın hayır demesiyle çözülememiş bir Kıbrıs sorunu var. Dünya üzerinde başka bir toplum yoktur ki, çözüme ve AB’ye evet dediği halde bir başka toplumun hayır oyuyla bu çözümün ve AB’nin dışında kalmış olsun. Biz aşağı yukarı Anastasiadis ile aynı kuşağın insanlarıyız ve ikimiz de Annan Planı’na evet demiş liderleriz. Eğer bu dönemde de, Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan doğalgazı da dikkate aldığınızda, tüm tarafların yararlı çıkabileceği bir senaryonun olduğu bir ortamda, bu dönem gerek konjonktürel olarak, gerekse de iki lider olarak varlığımız, geçmişten de dersler çıkararak bizi bir sonuca götürebilir. Yapılan araştırmalar da gösteriyor ki bizden sonraki kuşaklar daha çok ayrılığa doğru gidecekler. Diplomaside nokta olmaz, virgül olur, noktalı virgül olur devamı gelir. Ama sanırım Kıbrıs sorununda doyum noktasına ulaşıldı. Yine bir başarısızlığa uğranırsa, bu kalıcı bölünmeye doğru gider diye düşünüyorum. “İLGİNİN ARTMASI DOĞAL” Soru: AB- Türkiye ilişkilerinde yeniden bir canlanma süreci başladı. Adada diplomasi trafiği oldukça yoğun. Bu müzakere sürecine Uluslararası dinamiklerin katkısı nedir? Cumhurbaşkanı Akıncı: Göreve geldikten sonra ortaya koyduğum çözüm iradesi ve hemen sıcağı sıcağına müzakerelere başlamış olmamız ve müzakerelerde de mesafe almış olmamız dünyanın ilgisini ve bu coğrafyadaki hem tehditler ve fırsatlar olgusunu değerlendirdiğinizde, bu ilginin artmasının doğal olduğunu görüyorsunuz. Türkiye ile AB’nin ilişkisinin mülteci krizden kaynaklanmış olsa da, yeniden rayına girmekte oluşunu memnuniyetle karşılıyorum. Türk –Rus gerginliğinden sonra, Türkiye’nin AB yolculuğunun ne kadar önemli olduğu kendini gösterdi. Bizim Kıbrıs’ta bulacağımız bir çözüm, Türkiye’nin güneyinden de bir enerji koridoru haline gelmesini sağlayabilir. Bu fırsat vardır. Türkiye’nin AB yolculuğunu daha da hızlandırabilir ve bu coğrafyada yeni bir ilişkiler sisteminin oluşmasına neden olabilir. Yani bir yandan, ne yazık ki, cansız çocuk bedenlerinin sahillere vurduğu bu coğrafyada yeni bir ilişkiler sistemini kurabiliriz. Türkiye-Yunanistan ilişkileri yeniden farklı bir boyuta gelebilir. Türkiye’nin Birleşik Federal Kıbrıs ile ilişkileri gelişebilir. Bundan Rumlar da kazanç sağlayabilirler. Türkiye’nin AB ilişkileri gelişebilir. İsrail gazı ile Kıbrıs gazının birleşerek, Türkiye üzerinden Avrupa’ya sevkini düşündüğümüzde, Türkiye’nin İsrail ile ilişkisinin de düzelmesinin gerekli olduğunu görebiliyoruz. Bu coğrafyada, bu kan gölünün yaşandığı, huzursuzlukların, istikrarsızlıkların yaşandığı coğrafyada Kıbrıs, bir barış mesajı olabilir. Dünyaya ve bölgeye güzel bir örnek oluşturabilir ve bu bölgenin insanları ve devletleri bundan karşılıklı yarar elde edebilirler. Ben olayı böyle görüyorum ve bunun gerçekleşmesi için de var gücümle çalışıyorum. (AK/FEZ)
Lefkoşa, 11 Aralık 15 (T.A.K): Turizm Bakanı Faiz Sucuoğlu, AB Destek Ofisi Müdürü Michela Foresti, Dünya Bankası Projesi Takım Lideri Enrique Aldaz Carroll ve beraberlerindeki heyet ile bir araya geldi. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Dünya Bankası ile imzalanan sözleşme çerçevesinde, 2016 yılı içerisinde sürdürülecek olan çalışmalar kapsamında mali açıdan sürdürülebilir kamu yönetimi organlarının modern, etkili ve mali açıdan sürdürülebilir şekilde oluşturulması yönünde Turizm Bakanlığı’nın stratejik planlama ve koordinasyon kapasitesi incelenip, kılavuz rehber hazırlanarak çalıştay düzenlenmesi hedefleniyor. Ayrıca, çözümün ve Yeşil Hattın ortadan kalkmasının ticari ve ekonomik etkileri başlığı altında; temel ekonomik sektörler olan tarım ve turizm sektörlerine ilişkin detaylı analizler yapılarak bu sektörlerin rekabet edebilirliğinin artırılması ve ekonomik büyüme oranlarına katkı sağlamaları yönünde çözüm önerileri getirilmesi hedefler arasında. Turizm Bakanlığı ile yürütülmeye başlanacak bir diğer proje ise Özel Sektörün Gelişiminin Desteklenmesi için Yönetim ve İş Geliştirme Hizmetlerine yönelik Teknik Destek Programı. Bu proje kapsamında Turizm Bakanlığı’nın ihtiyaç duyacağı Eko veya Agro Turizmine yönelik çalışmalara teknik destek verilecek. Dünya Bankası ve AB Destek Ofisi ile turizm sektörüne ilişkin detaylı analizler yapılarak bu sektörlerin rekabet edebilirliğinin artırılması ve ekonomik büyüme oranlarına katkı sağlamaları yönünde çözüm önerileri getirilmesi hedefleniyor. Bu konuda Turizm Bakanlığı’nın oluşturacağı bir ekiple birlikte çalışma kararı alındı. (AK/HÖ)
KERRY BU SABAH KIBRIS’TAN AYRILDI
Lefkoşa, 4 Aralık 15 (T.A.K.): Kıbrıs’a dün yarım günlük bir ziyaret gerçekleştiren ABD Dışişleri Bakanı John Kerry bu sabah adadan ayrıldı. Kerry, dün öğleden sonra geldiği Kıbrıs’ta önce Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, daha sonra da Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile görüştü. Kerry, akşam da liderlerle BM Misyon Şefi Lisa Buttenheim’ın ikametgahındaki yemekte buluştu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, liderlerin yansıra gençlerle de bir araya geldi. Kerry, Kıbrıslı Türk ve Rum gençlerin Ledra Palace’taki basketbol antrenmanını izledi. Kerry, ara bölgedeki Fulbright Merkezi’nde basına yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ta bir çözüm olacağı yönündeki inancım her zamankinden daha fazla olduğunu söylemişti. Kerry, Amerika olarak Kıbrıs’ta müzakere sürdüren her iki lideri, aynı zamanda çözümü gerek teknik gerekse finansal olarak desteklemeye devam edeceklerini de belirtmişti. (FEZ/HÖ)
AKINCI: “KERRY İLE ÇOK YARARLI, ÇOK KAPSAMLI, KIBRIS’IN GELECEĞİNİ İLGİLENDİREN GÜZEL BİR GÖRÜŞME GERÇEKLEŞTİRDİK” “ABD, KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ KONUSUNDA İSTEKLİLİĞİNİ, KARARLILIĞINI VE HER YÖNDE BİZE YARDIMCI OLMA KONUSUNDAKİ İSTEK VE KARARLILIĞINI, HER YÖNÜYLE BİZLERE YARDIMCI OLMA ARZULARINI BİR KEZ DAHA TEYİT ETTİ” “ABD YETKİLİLERİ HER ZAMAN BU KONUDA (ÇÖZÜMÜN FİNANSMANI) DA YARDIMCI OLACAKLARINI SÖYLEDİLER. BUGÜN DIŞİŞLERİ BAKANI DA BUNU YENİDEN SÖYLEDİ” “BU AKŞAM DA KONUYU GÖRÜŞTÜK. (SİLAH) AMBARGOSUNUN KALKTIĞI ŞEKLİNDEKİ HABER DOĞRU DEĞİLDİR. BÖYLE BİR KARAR SÖZKONUSU DEĞİLDİR” “MAKAMIMIZI ARA BÖLGEYE Mİ TAŞIYACAĞIZ?” “GARANTİLER GÜNDEME GELMEDİ” Lefkoşa, 3 Aralık 15 (T.A.K.): Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile çok yararlı, çok kapsamlı, Kıbrıs’ın geleceğini ilgilendiren çok güzel bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi. Akıncı, “ABD, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda istekliliğini, kararlılığını ve her yönde bize yardımcı olma konusundaki istek ve kararlılığını, her yönüyle bizlere yardımcı olma arzularını bir kez daha teyit etti. Ben bu görüşmeden çok memnun ayrıldım” dedi. Akıncı, ABD yetkililerinin her zaman çözümün finansmanına yardımcı olacaklarını söylediklerini ve Dışişleri Bakanı’nın bugün bunu yeniden dile getirdiğini kaydetti. ABD’nin Güney Kıbrıs’a uyguladığı silah ambargosunu kaldırdığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını söyleyen Akıncı, konunun sadece bugünkü görüşmede değil, buradaki ABD temsilcileriyle ele alındığını belirtti. Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’a günü birlik ziyaret gerçekleştiren ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile gerçekleştirdiği görüşmeden sonra basına kısa bir açıklama yaptı. Akıncı, Kerry ile çok yararlı, çok kapsamlı, Kıbrıs’ın geleceğini ilgilendiren güzel bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi. Kerry’nin, New York’ta söylediklerini burada da teyit ettiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Akıncı, “ABD, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda istekliliğini, kararlılığını ve her yönde bize yardımcı olma konusundaki istek ve kararlılığını, her yönüyle bizlere yardımcı olma arzularını bir kez daha teyit etti. Ben bu görüşmeden çok memnun ayrıldım” dedi. Akıncı, ABD gibi önemli bir ülkenin bu dönemde sürece desteğinin, Doğu Akdeniz’de istikrarı sağlamak bakımından, Türk-Yunan ilişkilerinin, Türk-Avrupa ilişkilerinin ve oluşacak birleşik federal Kıbrıs’ın Türkiye ile ilişkilerinin gelişmesi olsun, her açıdan büyük önem taşıdığını kaydetti. “Her açıdan oldukça yararlı bir görüşme yaptık” ifadesini kullanan Akıncı, Kerry ile, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve BM Genel Sekreteri ‘nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin de katılacağı bir yemekte yeniden bir araya geleceğini söyledi. “ABD’NİN, FİNANSMAN ÇABASINA DA KATKI KOYACAĞI BİR KEZ DAHA TEYİT EDİLDİ” Cumhurbaşkanı Akıncı, bir soru üzerine, ABD’nin çözümün finansmanı konusunda herhangi bir rakamın telaffuz etmediğini, kendilerinin de öyle bir beklentisi olmadığını belirtti. Akıncı, şöyle devam etti: “Ancak gerek New York’ta gerçekleştirdiğimiz temaslarda, gerekse başka vesilelerle görüştüğümüz ABD yetkilileri her zaman bu konuda da yardımcı olacaklarını söylediler. Bugün Dışişleri Bakanı da bunu yeniden söyledi. Ve bunun uluslararası kolektif bir çalışma olacağı konusunda hem fikiriz. Bu sadece bir ülkeden beklenecek bir yardım değildir.Ama ABD’nin finansman çabasına da katkı koyacağı bir kez daha teyit edildi” “ÇÖZÜME KATKI YAPMAK İSTEYEN HERKESİN İKİ TARAFI DA DİNLEMESİ LAZIM” Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bir başka soruyu yanıtında ise, çeşitli ülkelerin Dışişleri Bakanlarının ziyaretlerinin yararlı olduğunu söyledi. Akıncı, “Kıbrıs’ta bir çözüme katkı yapmak isteyen herkesin Kıbrıs’ın gelecekte siyaseten eşit iki kurucu devlet yapısında yer alacak Kıbrıslı Türk ve Rumları ziyaret edip, dinlemesi son derece gereklidir” dedi. LAVROV İLE ARA BÖLGEDE GÖRÜŞME İngiltere ve Almanya Dışişleri Bakanları’nın yanısıra bugün de ABD Dışişleri Bakanı’nın ziyaret ettiğini kaydeden Akıncı, “Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile ne yazık ki görüşme şansımız olmadı. Onunla da görüşebilmeyi arzu ederdim ancak bu tür temaslarda, KKTC’yi tanıma gibi bir beklentimiz yok. Lavrov’a karşı da tavrımız o değildi. Güney Kıbrıs’ta birçok temasta bulunma fırsatı bulan önemli bir dışişleri bakanının bizimle de görüşebilmesini arzu ederdik” şeklinde devam etti. “Ara bölgede Kerry ve Anastasiadis ile gerçekleştireceğimiz gibi bir yemekte buluşmanın hiçbir mahsuru olmazdı” ifadesini kullanın Akıncı, “Ancak buraya gelmeyi uygun bulmadıkları için bu görüşme gerçekleşemedi. Kendi takdirleridir. Umarım bundan sonraki süreçlerde Rusya gibi bir ülkeyle de temasımız sağlanır” dedi. “MAKAMIMIZI ARA BÖLGEYE Mİ TAŞIYACAĞIZ?” Akıncı, Lavrov’un ara bölgede buluşma çağrısını anımsatarak, “Eğer bu şekilde buluşmayı kabul edersek, diğer dışişleri bakanlarının gelme nedenlerini de ortadan kaldırırız, onları sorgulatır hale getiririz. Buradaki elçiler niye gelsinler. Onlarla da ara bölgede buluşalım denecek. O zaman makamımızı ara bölgeye mi taşıyacağız?” şeklinde devam etti. Kendine yönelik eleştirilere de değinen Akıncı, “Bu konuda kendi içimizde de birbirimizi eleştiride insan ölçüsünü kaçırıyoruz. Bu olayda da ben bunu gözlemledim. Bazen kendimizin de haklı olabileceğini değerlendirmemiz lazım” dedi. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bir başka soru üzerine, “Sayın Lavrov ile ara bölgede görüşmememin, Türkiye ile Rusya arasındaki gerginlikle en ufak bir ilgisi yok. Çünkü süreç, olaydan önce gelişti” dedi. “(SİLAH) AMBARGOSUNUN KALKTIĞI ŞEKLİNDEKİ HABER DOĞRU DEĞİLDİR” Cumhurbaşkanı Akıncı, ABD’nin Güney Kıbrıs’a uyguladığı ambargoyu kaldırmasının görüşmede ele alınıp alınmadığına ilişkin soruyu yanıtında, konunun sadece bugün değil, buradaki ABD temsilcileriyle ele alındığını söyledi. Silahlanma yönünde değil, silahtan arınma yönünde hareket etmek gereken bir dönemde ambargonun kalktığı yönündeki haberler üzerine bilgi toplamaya çalıştıklarını kaydeden Akıncı, şöyle devam etti: “Bu akşam da konuyu görüştük. Ambargonun kalktığı şeklindeki haber doğru değildir. Böyle bir karar sözkonusu değildir. Sadece, hazırlanacak bir rapora bağlı olarak kaldırılacağı gündeme gelebilir şeklinde bir durum sözkonusu olabilir. Ancak şu an ambargonun kalktığı şeklinde bir durum sözkonusu değildir. Bu sürece yardımcı olmayacağı açıktır. Dolayısıyla böyle bir gelişmenin olmayacağı kanaatindeyiz” “GARANTİLER GÜNDEME GELMEDİ” Akıncı, bir başka soru üzerine, garantiler konusunun bu toplantıda gündeme gelmediğini söyledi. Garantiler konusunun en son konu olacağı konusunda verilmiş beyanatları hatırlatan Akıncı, Kerry ile Lavrov’un BM Güvenlik Konseyi’ne olası çözümde oluşacak Federal Kıbrıs’ın güvenliğini sağlama önerisinde bulunacağının sorulması üzerine, “Böyle bir konu gündeme gelmedi. En azından bizim toplantımızda” dedi. (FEZ/HÖ) FOTOĞRAFLI
ABD DIŞİŞLERİ BAKANI KERRY, CUMHURBAŞKANLIĞI’NDA
Lefkoşa, 3 Aralık 15 (T.A.K.): Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’a yarım günlük ziyaret gerçekleştiren ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’i kabul etti. Cumhurbaşkanlığın saat ….. da gelen Kerry’i girişte Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Karşıladı. Gorusmenin yaklaşık yarım saat sürmesi ve görüşmeden sonra Cumhurbaşkanı Akıncı’nın açıklama yapması bekleniyor. Görüşmede Akıncı’ya; Müzakereci Özdil Nami, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı , müzakere heyeti üyesi Erhan Erçin ve Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ eşlik etti. Akıncı-Kerry görüşmesinde, ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu bakan yardımcısı Victoria Nuland ve ABD’nin Lefkoşa büyükelçisi Kathleen Ann Doherty eşlik etti YOĞUN GÜVENLİK Cumhurbaşkanlığında Kerry’nin gelişinde yoğun güvenlik tedbiri alındı. Basın ve görevliler bölgenin trafiğe kapanacak olmasından dolayı Cumhurbaşkanlığına iki saat önceden girdi. Girişte sıkı bir üst arama yapıldı bahçede basın için kurulan platform saat 17:00 sıralarında bomba köpekleri tarafından kontrol edildi. Venüs ve zagorisimli köpekler Cumhurbaşkanlığı avlusunu kontrol etti. Güneşin batmasıyla havanın soğuması ve bu durumdan da olumsuz etkilenen basın mensuplarına Cumhurbaşkanlığı makamınca çay ve kahve ikramı yapıldı. Görüşmeyi Kıbrıslı Türk ve Rum Türkiyeli basın mensupları takip ediyor. GÜNEY’E GİDEN İKİNCİ, KUZEY’E GELEN İLK ABD DIŞİŞLERİ BAKANI Kerry, Barış Harekatı’ndan sonra Kuzey’e geçen ilk, 1997’deki çok kısa Madeleine Albright ziyaretinden sonra Güney’i ziyaret eden ikinci ABD Dışişleri Bakanı oldu. Albright’ten önce adayı ziyaret eden son ABD Dışişleri Bakanı ise Henry Kissinger’di. ABD tarihinin önemli dışişleri bakanı ve diplomatlarından olan Kissinger, 1974’te, Ankara ve Kıbrıs’a ziyaretler gerçekleştirerek iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya çalışmıştı. Kıbrıs’a bugüne kadar gelen en üst düzey ABD yetkilisi ise geçtiğimiz yıl hem Kuzey, hem de Güney’e ziyaret gerçekleştiren ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden oldu. 1974’te Kıbrıs’taki ABD Büyükelçisi Roger Davies’in Rumlar tarafından görev başında öldürülmesinin ardından, ABD yıllarca Kıbrıs’a üst zdüzey ziyaret gerçekleştirmedi ve silah ambargosu uyguladı. ABD Güney Kıbrıs’a silah ambargosunu geçtiğimiz günlerde kaldırmıştı. (FEZ/MP/HÖ) EK VERİLECEK-FOTOĞRAFLI
AKINCI: “İLKLER HEYECAN VERİCİDİR. ONDAN DAHA DA HEYECAN VERİCİ OLAN, ÇOCUK SAHİBİ OLANLARIN BİLDİĞİ BİR DUYGUDUR; BEBEKLE İLK BULUŞMA… İLK KOKLAŞMA…BÜYÜDÜĞÜNÜ GÖRME” “SİYASAL YAŞAMIMDA İKİNCİ KEZ BU DUYGUYU YAŞIYORUM…İLKİNİ 35 YIL ÖNCE LTB TİYATROSU KURULURKEN YAŞADIM” KOFALI: “MÜZİĞİN VE SANATIN, BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ KENDİNİ GÖSTERECEK… BÜYÜK EMEKLER VE ÇOK UZUN BEKLEYİŞLE BURALARA GELDİK, MUTLUYUZ” Lefkoşa, 29 Kasım 15 (T.A.K): Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ilk konserini dün akşam verdi. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve eşi Meral Akıncı’nın da izlediği konserde Johann Sebastian Bach, Wolfgang Amadeus Mozart, Antonin Dvorak, Peter Ilyitch Tchaikovskyi, Kara Karayev, Gustav Holst ve Ali Hoca’nın eserleri çalındı. Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen bilgiye göre, Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi’nde (AKKM) saat 20.00’de gerçekleşen konserde Cumhurbaşkanı Akıncı ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Koordinatörü Mustafa Kofalı birer konuşma yaptı. İlklerin her zaman heyecan verici olduğunu kaydeden Akıncı, “Ondan daha da heyecan verici olan çocuk sahibi olanların bildiği bir duygudur; bebekle ilk buluşma, ilk koklaşma. Onun büyüdüğünü görme. Siyasal yaşamımda ikinci kez bu duyguyu yaşıyorum. İlkini 35 yıl önce LTB tiyatrosu kurulurken yaşadım” ifadesine yer verdi. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Koordinatörü Mustafa Kofalı ise konuşmasında müziğin ve sanatın birleştirici gücüne dikkat çekti. KOFALI: “EROĞLU ORKESTRANIN KURULUŞU İÇİN BENİ ÜLKEYE ÇAĞIRDI” Konserde ilk konuşmayı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Koordinatörü Mustafa Kofalı yaptı. Uzun yıllar mesleğini yurt dışında icra ettiğini anımsatan Kofalı, 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu tarafından Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın kuruluşu için ülkeye davet edildiğini anımsattı. “AKINCI SÜRECE DÖRT ELLE SARILDI.. BÜYÜK EMEKLERLE VE UZUN BİR BEKLEYİŞLE BURALARA GELDİK” Kofalı, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da göreve gelir gelmez sürece dört elle sarıldığına dikkat çekerek, orkestranın tüzüğün hazırlanmasında ve sınavlarda kendisinin de bulunduğunu söyledi. “Bu gece bizim için çok duygusal” diyen Kofalı şunları kaydetti: “Büyük emekler ve çok uzun bekleyişle buralara geldik. Bunda emeği olan herkese teşekkür ediyoruz. Müziğin ve sanatın, hele ki bugünlerde barış için çok yoğun görüşmelerin yapıldığı bir süreçte, birleştirici gücü kendini gösterecektir. Biz de elimizden geldiği kadar, orkestramızı bölge bölge dolaştırıp konserler yapacağız. İkinci dünya savaşı sonucu yerle bir olan Almanya, savaştan sonra ilk inşa ettiği yerler, tiyatro ve konser salonlarıydı. Bununla birlikte, Atatürk’ün sanatsız kalan bir milletin hayat damarları kopmuştur sözleri bizim ne kadar önemli bir iş yaptığımızın, bunun ne denli bir ihtiyaç olduğunun göstergesidir” Mustafa Kofalı konuşmasında ayrıca, orkestra için gerçekleştirilen istihdam sınavlarının Avrupa’daki şekliyle gerçekleştirildiğini belirterek, “Sınavlar, perde gerisinden kamera kaydıyla yapıldı” dedi. AKINCI: “EN BÜYÜK ALKIŞ DİNLEYİCİLERİN” Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ise sözlerine “Sevgili Mustafa Kofalı çok heyecanlı olduğunu söyledi. Ben yılların politikacısıyım, ben de en az onun kadar heyecanlıyım” diyerek başladı. Akıncı, en büyük alkışın ilk konsere büyük ilgi gösteren dinleyicilerin olduğunu da vurguladı. Konsere gösterilen ilgiden oldukça memnun olduğunu vurgulayan Akıncı, ilklerin her zaman heyecan verici olduğunu ifade etti. “SİYASAL YAŞAMIMDA İKİNCİ KEZ BU DUYGUYU YAŞIYORUM…” Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, konuşmasına şöyle devam etti: “İlkler heyecan vericidir. Ondan daha da heyecan verici olan, çocuk sahibi olanların bildiği bir duygudur; bebekle ilk buluşma… ilk koklaşma. Kucağınıza alıp onun büyümesini gözleme… İnsan yaşamında bundan daha güzel bir duygu yoktur. Ben siyasal yaşamımda ikinci kez bu duyguyu yaşıyorum. Birincisi belediye başkanıyken tam 35 yıl önce Lefkoşa Türk Belediyesi Tiyatrosu kurulurken oldu. O biraz kavgalı olmuştu. Çünkü ‘Vatandaş’ adlı oyunu sergiledikleri için tiyatrocular Devlet Tiyatrosu’ndan dışlanmışlardı. Oyun, günlük yaşamı hicveden mizahi bir oyundu. O günün koşullarında öyle olmuştu. 35 yıl sonra başka bir ilk buluşmayı heyecanla yaşıyoruz. Bu defaki kavgalı değil.” “VEFA, BİZDE EKSİK OLAN BİR DUYGU” “Vefa, bizde çok eksik olan bir duygudur” diye kaydeden Akıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizden önce atılmış bir adım var. Sevgili Mustafa Kofalı bunun gereğini yerine getirdi. Ben onun devamını getiriyorum. Ben göreve geldiğim zaman Sayın Derviş Eroğlu’ndan bana miras 3 değerli müzisyen buldum. Tabii, 3 kişiyle orkestra olmazdı. Ama yasası vardı. Tüzüğünü de biz yaptık ve ardından çok şeffaf ve adil bir sınav gerçekleştirerek kadro oluşturuldu.” “KADRODAKİ YETERLİ SAYIYI HIZLA TAMAMLAMAK…” Bu kadronun yeterli olmadığına dikkat çeken Akıncı, orkestranın sayısını artırmanın herkesin görevi olduğunun altını çizdi. “Bu sadece benim görevim değildir” diyen Cumhurbaşkanı, meclisin kadro açmasının önemli olduğunu fakat bunu talep etmenin ise daha da önemli olduğunu belirtti. “HALKIN TALEBİ ÖNEMLİ…” Önümüzdeki yıllarda gerekli sayıyı hızla tamamlamak gerektiğini kaydeden Akıncı, “Normal bir orkestranın sayısının yaklaşık 40 olduğunu öğrendim. Hiç olmazsa bu sayıya ulaşmak için halkın talebi önemli olacak. Sanıyorum bu akşam da bahsettiğim bu talep kendini gösterecektir” diye konuştu. “HİÇBİR KALKINMA, KÜLTÜRÜN BOYUTU OLMADAN KALKINMA SAYILAMAZ” “Ekonomik kalkınma elbette çok önemlidir” şeklinde konuşan Akıncı sözlerini şöyle tamamladı: “Tüm toplumlar rakamlarla ilgilenir. Üretim, milli gelir önemlidir. Ama toplumsal kalkınma hiçbir zaman sadece rakamlarla ifade edilemez. Hiçbir kalkınma, kültürün boyutu olmadan kalkınma sayılamaz. Bu inançla bu güzel geceye katıldığınız için teşekkür ediyorum.” (RÇ/FEZ)