Kategoriler
Uncategorized

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Avrupalı siyasetçiler İslam düşmanlığını siyasi ranta çevirmenin hesabını yapıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Avrupalı siyasetçiler İslam düşmanlığını siyasi ranta çevirmenin hesabını yapıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “TRT World Forum 2021“e video mesaj gönderdi.

TRT World Forum’un dünya, bölge ve ülke için hayırlara vesile olması dileklerini ileten Erdoğan, yurt içinden ve yurt dışından Forum’a katkıda bulunacak tüm bilim, medya, siyaset insanlarına şükranlarını sundu, TRT yönetimi ile programa destek veren kurum ve kuruluşları da tebrik etti.

Erdoğan, insanlık olarak bir süredir ekonomik, sosyal, siyasi, beşeri boyutları olan büyük bir sağlık krizi ile mücadele edildiğini anımsatarak, “Yaklaşık 2 sene önce hayatımıza giren Kovid-19 salgını etkisini yitirmekle birlikte gündemimizi işgal etmeyi sürdürüyor. Salgının artçı sarsıntılarını, ekonomi başta olmak üzere farklı alanlarda hissetmeye devam ediyoruz. Böylesi devasa bir krizin ardından hayatın eski normaline dönmesi elbette zaman alacaktır.” diye konuştu.

Bu süreçte yaşananların, artık dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösterdiğine dikkati çeken Erdoğan, son 2 yıla damgasını vuran bu salgının, bireylerin kendilerine, içinde bulundukları topluma ve küresel siyasete yaklaşımlarını kökten değiştirdiğini söyledi.

“Dünyada barış ve adaleti sağlamakla görevli kurumlar bir kez daha sınıfta kalmıştır”

Küresel sistemdeki tenakus ve paradoksların daha önce hiç olmadığı kadar gün yüzüne çıktığını vurgulayan Erdoğan, “Özellikle refah bakımından dünyada üst sıralarda yer alan ülkelerin sağlık ve sosyal yardım altyapılarının ne derece kırılgan olduğu görülmüştür. Tüm insanlığın geleceğini tehdit eden bu kriz karşısında dünyada barış ve adaleti sağlamakla görevli kurumlar bir kez daha sınıfta kalmıştır. Az gelişmiş ülkeler ve yoksul toplum kesimleri kaderlerine terk edilmiş, ticarette korumacılık artarken tedarik zincirlerinde kırılmalar yaşanmıştır. Ekonomik sıkıntılarla birlikte batılı ülkelerde nefret suçları ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. ” ifadelerini kullandı.

“Sosyal devlet” kavramı ağır yara alırken, gelir adaletinin daha da kötüleştiğini, İslam düşmanlığı ve göçmen karşıtlığının yeniden alevlendiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

“Nitekim buz dağının sadece görünen kısmı olsa bile istatistikler bizi, vatandaşlarımızı ve tüm insanlığı bekleyen tehditleri ortaya koyuyor. Avrupalı siyasetçiler toplumu tıpkı bir kanser hücresi gibi saran İslam düşmanlığı ile mücadele etmek yerine bunu istismar etmenin, siyasi ranta çevirmenin, oya devşirmenin hesabını yapıyor. Uzun yıllardır bu tehditlere dikkat çeken bir siyasetçi olarak şahit olduklarımız karşısında endişelerimiz daha da artıyor. Açıkçası küresel barış ve adaleti tesis yolunda tarihi bir fırsatın heba edildiğini görmekten üzüntü duyuyoruz.

Bize büyük bir aile olduğumuzu tekrar hatırlatan koronavirüs salgınını ne yazık ki iş birliği ve dayanışma açısından hakkıyla değerlendiremedik. Dünya genelinde 5 milyona varan ölümleri virüse veya yetersiz sağlık hizmetlerine bağlamak hem kolaycı hem de hatalı bir yaklaşım olacaktır. Bu tablonun ortaya çıkmasının en önemli sebebi, zayıf yerine güçlüyü koruyan, paylaşma yerine sömürüyü teşvik eden, kanaat yerine hırsı, bencilliği, tamahkarlığı özendiren mevcut sistemdir.”

“BM ve diğer uluslararası kurumlardaki reform ihtiyacı artık görmezden gelinemez”

Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı sonrası temelleri atılan İkinci Dünya Savaşı sonrası tahkim edilen bu sistemin uzun süredir adalet ve istikrar üretmediğine dikkati çekerek, “İslam aleminin söz hakkının olmadığı, Afrika’nın, Latin Amerika’nın, Güney Asya’nın taleplerinin dikkate alınmadığı sadece gücü elinde bulunduran beş ülkenin çıkarlarının gözetildiği bu sistemin halihazırdaki yapısı ile devam etmesi mümkün değildir. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumlardaki reform ihtiyacı artık görmezden gelinemez.” dedi.

Türkiye olarak bu reform ihtiyacını yıllardır, “Dünya beşten büyüktür” ifadesiyle dile getirdiklerini hatırlatan Erdoğan, bu konudaki somut tekliflerini kısa süre önce, ‘Daha adil bir dünya mümkün’ diyerek, milletle ve tüm dünyayla paylaştıklarını belirtti.

Böylece sadece eleştirmek yerine, temsilde adaletin sağlandığı ve veto imtiyazının kaldırıldığı bir Birleşmiş Milletler için ilkeli, kapsamlı, stratejik ve uygulanabilir bir model sunduklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“76. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında yaptığım görüşmelerde ülkemizin bu çabalarının makes bulduğunu görmekten ayrıca memnuniyet duyduk. Tüm mazlum ve mağdurlar adına yürüttüğümüz bu mücadeleyi çok daha yukarılara taşımakta kararlıyız. İnsanı merkeze alan, adaleti ve hakkaniyeti önceleyen, güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu küresel bir düzen kurulana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. ‘Güç ve Paradoks: 21. Yüzyılda Büyük Stratejiyi Anlamak’ teması altında TRT World Forum’da yapılacak tartışmaların bizlere yeni ufuklar açacağına inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Forum’un başarılı geçmesi dileklerini de iletti.

Kategoriler
Uncategorized

İçişleri Bakanı Soylu: Sosyal medyada siyasi cinayetler tartışmasını manipüle edenlerin yüzde 69’u bot hesaplardır

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Dün bir ‘siyasi cinayetler’ tartışması vardı. Sosyal medyada siyasi cinayetler tartışmasını manipüle edenlerin yüzde 69’u bot hesaplardır.” dedi.

İçişleri Bakanı Soylu: Sosyal medyada siyasi cinayetler tartışmasını manipüle edenlerin yüzde 69'u bot hesaplardır

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Galata Üniversitesi Galata Kampüsü Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde gerçekleştirilen 2021-2022 akademik yıl açılış törenine katıldı. Soylu, akademik yılın ilk dersini vererek, “Girişimcilik ve Liderlik” konusunu ele aldı.

Dünyanın 21. yüzyılı Batı’nın liderlikte “yok yılı” olarak yaşadığını söyleyen Soylu, Batı dünyasının bugün içinde bulunduğu vizyonsuzluğu ve yönsüzlüğü liderlik alanında çektiği kıtlığa borçlu olduğunu ifade etti.

Soylu, “Ekonomileri gelişmiş, eğitim düzeyi yüksek, hakikaten böyle bir nüfus, hatırı sayılır bir medeniyet birikimi var. Tecrübesi var. Ciddi devlet birikimi var. Rönesans reformundan itibaren dünyada sanatta, bilimde, edebiyatta hatta ekonomide çok açık ara ilerde olmasına rağmen gelin görün ki bugün oluşturduğu Orta Doğu politikası çökmüş. Avrupa Birliği hayali çatırdamış… Kendi medeniyet değerleriyle çelişen, ırkçılığın ve marjinalliğin pençesine savrulan, bırakın Orta Doğu politikasını, doğru dürüst bir uyuşturucuyla mücadele politikası, göç politikası, terörle mücadele politikası ortaya koyamayan bir Batı medeniyeti ve fotoğrafıyla karşı karşıyayız.” dedi.

Bu fotoğrafı oluşturan en temel nedenlerden birini, “Batı medeniyetinin 21. yüzyılda güçlü bir lider profilini ortaya koyamamış olması” şeklinde tanımlayan Soylu, şunları kaydetti:

“Onun yerine güçlü küresel şirketler, güçlü derin devlet yapılanmaları, güçlü istihbarat teşkilatları ortaya birtakım stratejileri koymaktadır. En kötüsü bunların her biri dünyayı istedikleri yere sürüklemeye çalışmaktadırlar. En kötüsü her birinin daha sayfaları açılmamış ajandaları da vardır. Kendilerine özgü, kendi yapabileceklerine ait. Burada liderlik kavramından ne anladığımız da önemlidir. Siyasi erk sahibi olmak, siyasi makam sahibi olmak lider olmak değildir. Mevcut bir yapı içerisinde bir görevi yerine getirmek ve liderlik aynı şey değildir. Liderlikle rehberlik aynı şey değildir. Rehber, sizi daha önce açılmış bir yoldan götüren kimsedir. Lider ise topluma yeni bir yol açan kimsedir. Bir değişim ortaya koyan, dün ve bugünü farklı yapan kimsedir. Ufuk açan, vizyon açan, kendisinden başkalarına da tahammül eden, onların da ufkunu açan kimsedir.”

“Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu değişim bir liderlik örneğidir”

Bakan Soylu, Türkiye’nin 20. yüzyılın başında verdiği Kurtuluş Savaşı’nı ve güzel Cumhuriyeti kurmasını güçlü bir liderliğe borçlu olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Rahmetli Menderes, Türkiye tarihinde önemli bir değişim ve liderlik ortaya koymuştur. Bedelini de canıyla ödemiştir. Hesabi olsaydı belki bu olmazdı. Liderler hesabi değildir. Rahmetli Özal bir liderlik ortaya koymuştur ve Türkiye’de pek çok alanda kendi deyimiyle ‘transformasyon-zihniyet dönüşümü’ gerçekleştirmiştir. Buradaki genç arkadaşlarımıza ‘z kuşağı’ diye güzellemeler yaparak ipotek koymaya çalışan birileri belki bu tarifimi anlamayacaktır ama 21. yüzyılın başından itibaren Türkiye’de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu değişim bir liderlik örneğidir. Hem de güçlü bir liderlik. Bunu otoyollar, şehir hastaneleri, hızlı trenler, havalimanlarını kastederek söylüyor değilim. İşin o tarafı çok güçlü ve çok başarılı bir yöneticilik ürünüdür. Asıl mesele, 10 yılda bir darbe bekleyen bir ülkede iyi bir sistem kurabilmek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi bir sistem kurabilmek. ‘Doğu’nun makus talihi değişmez’ cümlesine terk ettiğimiz Doğu ve Güneydoğuyu bugün terörden arındırılmış ve otelleri lebalep dolu bir cazibe merkezi haline getirebilmek. 60-70 yıl önce uçak üretmiş veya prototip bir otomobil üretmiş insanları neredeyse linç etmiş bir vesayeti tasfiye edip bugün insansız hava araçları teknolojisinde küresel liderliğe oynamak. Yazılım ihraç eden bir ülke haline geldik. Basit gazete manşetleriyle o da olmazsa IMF memurlarıyla terbiye edilen bir ülkeyi, bugün her türlü baskıya dayanan istikrarlı bir ülke haline getirebilmek.”

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi karar alma süreçlerini hızlandırmaktadır”

Bakan Soylu, bugün sosyal medyada ya da basında siyasetle ilgili olarak karşılaşılan tartışmaların neredeyse tamamının esasen bu liderliği değil, bu değişimi kıskanmakla ilgili olduğunu söyledi. Soylu, “Bu değişimin son ve en büyük halkası olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet modeli ekseninde oluşturulmaya çalışılan iklim, 21. yüzyılda Türkiye’nin yaşadığı bu değişime, Batı’yı vizyonsuz ve yönsüz yakalamışken, elimize geçen fırsatı elimizden almaya çalışmakla ilgilidir. ” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle Türkiye’nin attığı bu adımın esasen küresel değişimle de uyumlu bir adım olduğuna işaret eden Soylu, şöyle konuştu:

“Geçtiğimiz yüzyılda yönetim anlayışı yerelleşmeye doğru evriliyordu. Çıkan kanunlar, yönetmelikler, verilen yetkiler hep merkezden dağıtılan, merkezi zayıflatan, yereli güçlendirmeye çalışan. 20. yüzyılın bütün mantığı, paradigması bunun üzerine oturmuştu. Birimlerin başında profesyoneller vardı, birimler daha bağımsızdı, ağırlıklı olarak yerinden yönetim merkezdeki yönetme kabiliyetinin paylaşılması şeklinde güçlü bir anlayış hakimdi. Daha zayıf bir merkez, daha güçlü birimler. Ancak önümüzde küresel kapitalizm, küresel medya ve uluslararası örgütler eliyle toplumlar artık dışarıdan çok daha güçlü baskılara maruz kalıyorlar. Dolayısıyla güçlü merkez ihtiyacı güçlü ve hızlı karar alma mekanizmalarına duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Bugün aile şirketlerinde ailelerin etkinliği yeniden artmaya başladı. Yetkilerin ve karar alma süreçlerinin merkezileşmesi hızlandı. Çünkü iletişim imkanları arttı. Merkezler sahaya güçlü bir şekilde nüfus edebilme imkanı kazandı. Artık toplantılarımızı bile görüntülü yaptığımız bir dünya düzeninde merkezin güçlenmesi de gayet doğaldır.”

Bakan Soylu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başladıktan sonra hızlı bir şekilde merkezin taşrayı harekete geçiren, kontrol eden, ihtiyaçlarını, eksiklerini analiz eden ve vatandaşın memnuniyetinin artması için sahayı baskılayan, eksiklikleri kendi tespit eden ve onunla beraber de politikalarını oluşturan bir anlayışı yönettiğini anlattı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yeni dünya düzenine uyan derin ve yetkin bir model olduğunu vurgulayan Soylu, “Çünkü karar alma süreçlerini hızlandırmaktadır. Ülkenin her noktasındaki sorunlara ilişkin hızlı müdahale ve hızlı politika üretme imkanı sunmaktadır. Bizim icadımız mıdır? Elbette ki hayır. Dünyada başarıyla uygulanan bir yoldur. Peki, parlamenter sistem bir mucize midir? Değildir. Öyle olsaydı kullandığımız 95 yıl boyunca bize darbeler üretmezdi. Bizi çok farklı bir yere taşıması gerekirdi. Evet, kullandık. Ülkemizi bir noktaya getirdik. Ama anlaşıldı ki bizi bundan ötesine götürecek takati yoktu ve yeni bir modele geçiş yaptık. Bunu dünyanın sonu gibi sunmak, dövizdeki dalgalanmalara bakıp sistem tartışmaları açmak, koalisyondaki parti sayısına bakıp her genel başkana bir makam vermek için başbakan vaatleri vermek, kimse kusura bakmasın ama Z kuşağı konuşup, A kuşağı işi yapmaktır.” şeklinde konuştu.

Soylu, dünyayı Türkiye’den, Türkiye’yi dünyadan, etrafındaki coğrafyadan bugün ayıran en önemli fırsatın içinde bulundukları hükümet modeli olduğunu ifade etti.

95 yıl uygulanan sistem yerine getirilen modele de gelir gelmez itiraz etmenin, bilimsel bir yaklaşım olmadığını belirten Soylu, “Türkiye’nin 21. yüzyılındaki belki de en büyük dönüşüm başarılarından birisi de her sahadaki değişimi birbiriyle entegre etme kabiliyetidir. Bir yandan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni getirdi, bir yandan yazılım ve teknoloji üretti bir yandan kamuda stratejik plan anlayışını getirdi, bir yandan terörle ve diğer suçlarla mücadelede kapasite üretti. Her biri kendisi adına ülke için çıktısını üretti.” diye konuştu.

Türkiye’nin teknolojik alt yapısına da değinen Soylu, ülkenin yazılımlarına işaret ederek, “Dün bir ‘siyasi cinayetler’ tartışması vardı. Sosyal medyada siyasi cinayetler tartışmasını manipüle edenlerin yüzde 69’u bot hesaplardır.” dedi.

Soylu, Bakanlık olarak yürüttükleri çalışmalara da değindi. Ateşli Silahlar Projesinden (ASİP) de bahseden Soylu, özel güvenlikle ilgili hiçbir şeyde kağıda kaleme ihtiyaç olmadığını, her birinin yüzde 100 şekilde e-devlet üzerinden yürüdüğünü belirterek, “Mesela, dün akşam bir milletvekili yeni kurduğu bir siyasi partiye rant sağlamak için, konuşmak için, ‘Ben silah başvurusu yaptım. Benim silah başvurumu kabul etmediler.’ diye bir yalanı ortaya koydu. Hemen telefon açtım. Sisteme girdiler. 4 tane taşıma ruhsatlı silahı var şu anda.’ dediler. ‘Korumam yok diyor.’ dedim. ‘Koruması da var.’ dediler. Sistem yalanı ve dezenformasyonu da hemen ortaya çıkaran bir sistem.” ifadelerini kullandı.

Törene, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, İstanbul Galata Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özgür Çengel, Mütevelli Heyeti Başkanı Nilüfer Bulut, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Kategoriler
Uncategorized

Taliban hükümetinin Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki Türkiye’ye geliyor

Afganistan’daki Taliban hükümetinin Dışişleri Bakan Vekili Muttaki, Türkiye’de temaslarda bulunacak.

Taliban hükümetinin Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki Türkiye'ye geliyor

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre Afganistan’daki Taliban hükümetinin Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki’nin başkanlık ettiği heyet, Katar’ın başkenti Doha’dan bir uçakla Türkiye’ye yola çıktı.

Türkiye’ye öğleden sonra gelmesi beklenen Muttaki, bazı Türk yetkililerle temaslarda bulunacak.

Muttaki, Doha’da salı günü Batılı diplomatlarla yaptığı görüşmede “Afgan hükümetini zayıflatmanın hiç kimsenin yararına olmadığını, çünkü bu durumun olumsuz etkilerinin dünyada doğrudan güvenlik ve ekonomi ile göçü etkileyeceğini” söylemişti.

Kategoriler
Uncategorized

Bulgaristan’da Türk siyasetçinin cumhurbaşkanlığına aday olduğu seçim kampanyası başlıyor

Bulgaristan’da üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Genel Başkanı Mustafa Karadayı’nın cumhurbaşkanlığına aday olduğu seçim kampanyası 15 Ekim’de başlıyor.

Bulgaristan'da Türk siyasetçinin cumhurbaşkanlığına aday olduğu seçim kampanyası başlıyor

4 Nisan ve 11 Temmuz’da yapılan iki genel seçimin ardından hükümetin kurulamaması nedeniyle Bulgaristan‘da seçmenler, 14 Kasım’da bu sefer hem cumhurbaşkanlığı hem de genel seçimler için 3. kez sandık başına gidecek.

Bulgaristan’da Türk siyasetçi Karadayı’nın da cumhurbaşkanı adayı olduğu bir ay sürecek seçim kampanyası yarın başlayacak.

Merkez Seçim Komisyonuna göre 6 milyon 708 bin 189 kayıtlı seçmenin bulunduğu ülkede 14 Kasım’daki her iki seçime 21 siyasi parti ve 7 koalisyon katılacak.

Seçimde cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı yardımcılığı için 24 ikili yarışacak.

Yurt dışında yaşayan Bulgaristan vatandaşlarının da katılabileceği seçimler için yurt içinde en az 11 bin 643 oy verme merkezi kurulacak.

Seçmenler, parti, koalisyon ve cumhurbaşkanı adayları arasında tercih yapacak, oy pusulasında seçenekler arasında “hiç kimse” de yer alacak.

Seçim kampanyası 12 Kasım’da sona erecek. Cumhurbaşkanlığı seçimi için 14 Kasım’da kesin sonuç alınmaması durumunda ikinci tur 21 Kasım’da yapılacak.

Türk siyasetçi Karadayı cumhurbaşkanlığına aday

Yaklaşık bir milyona yakın Türk ve Müslümanın yaşadığı Bulgaristan’da HÖH partisi Genel Başkanı Karadayı cumhurbaşkanlığına, partinin Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekillerinden İskra Mihaylova da cumhurbaşkanlığı yardımcılığına aday oldu.

HÖH partisi adına genel seçimlere de katılan Karadayı, yoğun Türk ve Müslüman nüfusun bulunduğu Kırcaali ve Şumnu kentlerinden de aday gösterildi.

Başkent Sofya’da Ulusal ve Uluslararası Ekonomi Üniversitesinden mezun olan 51 yaşındaki Karadayı, 1991 yılında HÖH partisinin gençlik kolu Akademik Derneğinin kurucusu olarak siyasete atıldı.

Bulgaristan parlamentosuna 2013 yılında milletvekili olarak seçilen Karadayı, 2015’te Lütvi Mestan’ın partiden ihraç edilmesinden sonra HÖH’ün 3 geçici eş başkanından biri oldu.

Karadayı, 2016 yılında HÖH’ün 9. Kurultayında genel başkan seçildi.

Bulgaristan’ın 1989 sonrası çok partili demokratik tarihinde daha önce yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sadece 2011 yılında İstanbul merkezli Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği (BULTÜRK), bir Türk ve Müslüman’ı aday göstermek için girişimde bulunmuştu.

Diğer adaylar arasında mevcut Cumhurbaşkanı Radev de bulunuyor

Kamuoyu araştırmaları, taverna ve pop şarkıcılarının da bulunduğu aday listesinde iddialı isimler arasında Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev, Sofya Üniversitesi Rektörü Prof. Anastas Gercikov ve hakim Lozan Panov’un da yer aldığını gösterdi.

Rumen Radev, Bulgaristan’ı 1989 yılına dek yöneten eski Komünist Partisinin devamı niteliğindeki Rusya yanlısı Bulgaristan Sosyalist Partisinin (BSP) ana desteğiyle seçime katılıyor.

Anastas Gercikov, Bulgaristan’da son 12 yılda kısa aralıklarla 3 kez başbakanlık yapan Boyko Borisov’un Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Yurttaşlar (GERB) partisinin adayı oldu.

Mafya ile ilişkisi olmakla suçlanan Cumhuriyet Başsavcısı İvan Geşev’e karşı oluşturulan “Herkese Adalet” hareketinin aday gösterdiği Lozan Panov’un, Bulgaristan’ın kent soylu sağ görüşlü seçmenlerinden destek alması bekleniyor.

Temmuz seçimlerinde 6 parti ve koalisyon parlamentoya girmişti

Bulgaristan’da 11 Temmuz’da yapılan son erken genel seçimlerinde 6 parti ve koalisyon, 240 sandalyeli parlamentoya girebilmek için gereken yüzde 4 barajını aşmıştı.

Şovmen Slavi Trifonov’un Böyle Bir Halk Var (İTN) Partisi oyların 657 bin 829’ini (yüzde 24,08) alarak 65 milletvekiliyle en büyük grubu oluşturmuş, eski Başbakan Boyko Borisov’un Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Yurttaşlar (GERB) partisi 642 bin 165 oy (yüzde 23,51) ile 63 sandalye kazanmıştı.

Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) 36, Avrupa Birliği (AB) yanlısı ve eski Başbakan Borisov’a karşı bir buçuk yıl süren sokak protestolarına öncülük yapan Demokratik Bulgaristan (DB) partisi 34, HÖH de 29 milletvekilini parlamentoya sokmuştu.

Borisov’a karşı bir protesto hareketi olarak kurulan “Ayağa Kalk! Magandalar Dışarı!” koalisyonu da parlamentoda 13 milletvekiliyle en küçük grup olmuştu.

Kategoriler
Uncategorized

Venezuela Dışişleri Bakanı Plasencia bakan olduktan sonra ilk söyleşiyi AA’ya verdi

Bakan Plasencia, Türkiye ile ilişkilere ilişkin, “Ülkelerimiz arası ilişkiyi güçlendirmek, iş birliğini ve dayanışmayı artırmak için bir çaba var çünkü Erdoğan ve Maduro sorumlu iki lider ve her zaman halkının çıkarlarını önceliyor” dedi.

Venezuela Dışişleri Bakanı Plasencia bakan olduktan sonra ilk söyleşiyi AA'ya verdi

Venezuela Dışişleri Bakanı Felix Plasencia, ağustos ayında göreve geldikten sonra ulusal ve uluslararası basındaki ilk söyleşisini AA’ya verdi. 

İkili temaslarda bulunmak amacıyla ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdiğini kaydeden Plasencia, Türkiye’de mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu dışında Ticaret Bakanı Mehmet Muş ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’yle görüştüğünü söyledi.

Plasencia, iki ülke ilişkilerine ilişkin, “Türkiye’yle uluslararası hukukun savunulması, uluslararası toplumun ilkelerine bağlılık ve İkinci Dünya Savaşı sonrası bağımsız devletlerin katılımıyla oluşan Birleşmiş Milletler (BM) sisteminin korunması çabalarına dayanan bir ilişkimiz var.” diye konuştu.

BM sisteminin çok taraflılığı ortaya koyduğunu belirten Plasencia, ikili ilişkileri geliştirme taahhüdünün şu anda yerine getirildiğini ifade etti.

İki ülke Cumhurbaşkanları arasındaki samimi diyaloğun bu ilişkileri geliştirmede önemli rol oynadığına vurgu yapan Plasencia, “Bu aynı zamanda tarihsel bir sürece dayanıyor. Türkiye ile Venezuela’nın 70 yılı aşkın bir ilişkisi var. Ama Hugo Chavez ile başlayan ve şimdi Nicolas Maduro hükümetinin iş birliği, yatırım ve ticaret konularında daha da derinleşiyor.” dedi.

“Yaptırımlar Venezuela halkını etkiliyor”

Ülkesinin dünya gündemine de sık sık gelen ekonomisiyle ilgili açıklamalar da yapan Plasencia, “Venezuela halkı, uluslararası hukuka ve ABD’nin bazı kurumlarının kararlarına aykırı olarak uygulanan tek taraflı ve zorlayıcı yaptırımlardan kesinlikle etkileniyor. Bu bir gerçek.” ifadelerini kullandı.

Bu yaptırımların amacının “Bolivarcı devrimin kökünü kazımak” olduğunu kaydeden Plasencia, yaptırımların uluslararası toplumun ilkelerini ihlal ettiğini vurguladı.

Plasencia, yaptırımlar nedeniyle ilaçlara ve hatta yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşılarına ulaşmakta dahi güçlük çektiklerine işaret ederek “Ülkemizi istikrarsızlaştırma çabalarına, bu müdahaleci imparatorluğun yaptırım ve engellemelerine rağmen Maduro hükümeti, halkın sağlığını garanti altına alacak aşılara ulaşmayı başardı ancak engellemeler halkımızda birçok acıya sebep oldu.” diye konuştu.

Türkiye, Çin ve Rusya gibi ülkelerin yanı sıra bazı bölge ülkeleriyle kurulan sağlık alanındaki iş birliklerinin bu noktada önemli olduğunu söyleyen Plasencia, “Çok acı çektik. Aşılara erişmedeki zorluğu, Küba gibi ülkelerle dostluk ilişkilerimiz sayesinde çözdük ve Soberana’yı aldık. Rusya’dan Sputnik alırken Çin’den de aşılar aldık.” dedi.

Salgının bölgede ve kıtadaki etkisini de değerlendiren Plasencia, Venezuela’nın vaka ve ölüm sayılarında komşu ülkelerden daha iyi seviyelerde olduğunu vurguladı.

“Ürünlerimizi dış pazarlara ihraç etme zorluğu yaşıyoruz”

Yaptırımların sağlık alanında değil ticaret alanında da ülkeye etki ettiğini kaydeden Plasencia, “Ürünlerimizi dış pazarlara ihraç etme zorluğu yaşıyoruz. Çünkü ABD’nin ihracatımıza yönelik baskısı büyük zararlar veriyor. Başkan Maduro, bu zorlukların çözülmesi için defalarca çağrı yaptı ancak bazı yerel çıkarları olanlar, Caracas ile Washington arasında iyi bir ilişki kurma girişimlerini etkiliyor.” ifadelerini kullandı.

Plasencia, Venezuela’nın, hiçbir ülkenin seçim sonucunda alınan kararlarına karşı çıkmadığını belirterek aynısının kendi ülkesi için de uygulanmasını istedi.

Ülkesinde gelecek ay yapılacak seçime ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Plasencia, barış ve huzur içinde bir seçim geçirmeyi arzuladığını söyledi.

Uluslararası toplumdan Venezuela halkının kararına saygı duymasını isteyen Plasencia, “Tüm dünyadan gözlemciler davet edildi. Daha önce Carter Center’ı davet ettiğimiz gibi teknik bir ekip göndermesi için BM’yi ve Avrupa Birliği’ni de davet ettik.” diye konuştu.

“Muhalifler, Başkan Maduro’nun meşru hükümetini tanıdı”

Plasencia, Venezuela’da muhalefet ile Meksika’da yürütülen diyaloğun ülkesi için önemli bir süreç olduğunu belirtti.

Muhalefetin bu süreçte Guyana ile olan toprak anlaşmazlığında Venezuela’nın iddialarını kabul ettiğini belirten Plasencia, “Aşırılıkçı muhalifler, Başkan Maduro’nun meşru hükümetini tanıdı ve Venezuelalıların geleceğini tartışmak için sorumlu bir şekilde Venezuela hükümeti ile masaya oturdu. Bu harika bir sonuç. Biz Venezuelalılar, arzu ettiğimiz her şeyi, barışçıl bir şekilde bu diyalogdan beklememiz gerektiğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Sürecin muhalefeti, müdahaleci ve engelleyici bir yapıdan ülkeyi ve halkı önemseyen bir dinamiğe dönüştürmeyi sağladığını kaydeden Plasencia, muhalefetin geçmişte yanlışlar yapmasına rağmen karşılıklı anlayışla ülkenin daha iyi bir rotaya gireceğini söyledi.

“Halk Guaido’yu başkan gibi davransın diye seçmedi”

Muhalefetin bazı ülkelerce Venezuela’nın meşru temsilcisi kabul edilmesi de dahil birçok konu nedeniyle ülkesine uygulanan uluslararası yaptırımların Venezuela’ya verdiği zarara da değinen Plasencia, yurt dışındaki milyarlarca dolarlık Venezuela varlıklarının dondurulmasını örnek gösterdi.

Venezuela’ya ait altınlara el konulması, Venezuelalıların işlettiği şirketlerin faaliyetlerinin durdurulması ve muhalif liderlerin ülke ekonomisine dış müdahale arayışları gibi sorunların yaşandığına da işaret eden Plasencia, bu durumun Venezuela halkını olumsuz etkilediğini belirtti.

Plasencia, bazı diplomatik temsilciliklerin de kendisini Venezuela’nın meşru temsilcisi ilan edenlerce ele geçirildiğini belirterek “Washington’daki büyükelçiliğimiz alternatif, paralel, sözde temsilciler tarafından işgal edildi. Biz bu binaların Venezuela’ya iade edilmesi ve Maduro hükümetinin, ülkenin meşru hükümeti olarak tanınması gerektiğine inanıyoruz.” dedi.

Maduro hükümeti temsilcilerinin BM’de ülkeyi temsil ettiğini hatırlatan Plasencia, kendisini “geçici cumhurbaşkanı” olarak ilan eden Juan Guaido’ya yönelik şu ifadeleri kullandı:

“Maduro, halkın büyük çoğunluğunun oyunu alarak yeniden seçildi. Bu kişi (Guaido) Caracas’ın 300-400 binlik küçük bir bölgesinin temsilcisi olarak 80 binden az oy aldı. Çünkü onlar, meclise girsin, yasa yapsın, yasaları kontrol etsin diye oy verdi, başkan gibi davransın diye değil. Bu durum, çağdaş Venezuela tarihinde bir aktör ya da sözde aktör tarafından oynanmış en büyük oyun olabilir.”

Venezuela’ya uygulanan tek taraflı yaptırımların sona ermesi gerektiğini belirten Plasencia, uluslararası toplum açısından kendi kurallarını ihlal eden bir ülkeye yaptırım uygulama yolunun da bu şekilde ortaya çıktığını söyledi.

Plasencia, söyleşinin sonunda Türkiye ile ilişkilere tekrar değinerek “Ülkelerimiz arası ilişkiyi güçlendirmek, iş birliğini ve dayanışmayı artırmak için bir çaba var çünkü (Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan ve Maduro sorumlu iki lider ve her zaman halkının çıkarlarını önceliyor.” diye konuştu.

Kategoriler
Uncategorized

ABD’li yetkililer Katar’da Taliban temsilcileriyle yüz yüze görüştü

ABD Dışişleri Bakanlığı, Amerikalı bazı yetkililerin 9-10 Ekim’de Katar’ın başkenti Doha’da Taliban temsilcileri ile Afganistan’daki son durumu ele alan görüşmeler gerçekleştirdiklerini açıkladı.

ABD'li yetkililer Katar'da Taliban temsilcileriyle yüz yüze görüştü

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, yazılı açıklamasında, ABD’li yetkililer ile Taliban arasındaki görüşmelerin samimi bir ortamda geçtiğini belirtti.

Taliban’ın ülkede kontrolü sağlamasının ardından ilk kez ABD’li yetkililer Taliban ile bir araya gelirken, 9-10 Ekim’de Doha’da yapılan görüşmelerde ABD’den farklı kurumların yetkilileri katıldı.

Görüşmelerde, Afganistan’dan ayrılmak isteyen Amerikalıların ve diğer ülke vatandaşlarının güvenli şekilde çıkışlarının sağlanması konusu öncelikli olarak ele alındı. Ayrıca kadınların yeterli şekilde temsili konusu dahil ülkedeki insan hakları meseleleri görüşüldü ve ABD’nin Afgan halkına doğrudan yardım yapacağının altı çizildi.

Görüşmelerde ABD tarafı, Taliban’ın sözlerinden ziyade eylemlerine bakarak yol haritasını belirleyeceğini vurguladı.

Kategoriler
Uncategorized

THY, Avrupa’da en çok uçan 2. şirket oldu

Türk Hava Yolları (THY), 4-10 Ekim arasında günlük 1.185 seferle Avrupa’da en çok uçuş yapan 2. hava yolu şirketi oldu.

THY, Avrupa'da en çok uçan 2. şirket oldu


Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatının (EUROCONTROL), 4-10 Ekim’deki hava trafiği verilerine göre, Avrupa’da 162 bin 853 uçuş yapıldı.

Yeni tip koronavirüs önlemleri kapsamındaki kısıtlamaların büyük oranda kalkmasıyla İrlandalı Ryanair, günlük 2 bin 316 uçuşla Avrupa’nın en çok uçan hava yolu olarak kayıtlara geçti.

THY, günlük 1.185 uçuşla 2. sırada yer alırken, Easyjet 1.023 seferle 3. sırayı aldı. Pegasus Hava Yolları da 454 uçuşla listede 10. sırada yer aldı.

Kategoriler
Azertac Uncategorized

Türkiyə Prezidenti: Pandemiya dövründə enerji sektorundakı qiymətləri ən aşağı səviyyədə saxlamaqdayıq

Ankara, 7 oktyabr, AZƏRTAC

Dünyanın hər yerində enerjinin qiymətləri iki dəfədən beş dəfəyədək artdığı bir dövrdə vətəndaşlarımızı qorumaq üçün hərtərəfli tədbirlər görürük.

AZƏRTAC xəbər verir ki, bunu Türkiyə Prezidenti, Ədalət və İnkişaf Partiyasının (AKP) Sədri Rəcəb Tayyib Ərdoğan AKP-nin vilayət rəhbərlərinin geniş tərkibdə keçirilən iclasında deyib.

Ölkədə ümumi inkişafın, vətəndaşların rifahının qorunması üçün görülən işlər barədə siyasi həmfikirlərinə geniş məlumat verən Türkiyə dövlətinin başçısı bildirib: “Pandemiya başlanandan bəri enerji sektorundakı qiymətləri lazım gəldikdə subsidiya tətbiq edərək ən aşağı səviyyədə saxlamaqdayıq”.

Qeyd edək ki, son aylar Türkiyədə xüsusilə gündəlik tələbat mallarının, eləcə də qida məhsullarının qiymətlərindəki artımın qarşısını almaq üçün ciddi tədbirlər görülür. Enerji növlərinin, eləcə də avtomobil yanacaqlarının qiymətlərinin sabit saxlanması bu məsələdə əsas amildir.

Kategoriler
Uncategorized UZA

O‘zbekiston Prezidenti AQSH delegatsiyasini qabul qildi

O‘zbekiston Respublikasi Prezidenti Shavkat Mirziyoyev 4 oktyabr kuni Amerika Qo‘shma Shtatlari Davlat kotibining birinchi o‘rinbosari Uendi Sherman boshchiligidagi delegatsiyani qabul qildi.

Uchrashuvda O‘zbekiston-AQSH strategik sherikligini yanada rivojlantirishning dolzarb masalalariko‘rib chiqildi.

Uendi Sherman davlatimiz rahbariga AQSH Prezidenti Jozef Bayden, vitse-prezidenti Kamala Xarris va Davlat kotibi Entoni Blinkenning samimiy salomi va eng ezgu tilaklarini yetkazdi.

Amerika tomoni mamlakatimizning suvereniteti, mustaqilligi va hududiy yaxlitligini, shuningdek, yangi O‘zbekistonda amalga oshirilayotgan demokratik yangilanishlar va ijtimoiy-iqtisodiy islohotlar dasturini qat’iy qo‘llab-quvvatlashi alohida ta’kidlandi.

Tomonlar keyingi yillarda O‘zbekiston va AQSH o‘rtasidagi ko‘p qirrali hamkorlik jadal sur’atda rivojlanib borayotganini mamnuniyat bilan qayd etdilar.

O‘zbekiston Prezidenti AQSH delegatsiyasini qabul qildi

Ikki mamlakat o‘rtasidagi Strategik sheriklik muloqotining joriy yil oxirigacha Vashington shahrida bo‘lib o‘tadigan birinchi yig‘ilishining kun tartibini puxta tayyorlash muhim ekani ta’kidlandi.

Siyosat va xavfsizlik, savdo, investitsiya va innovatsiyalar, qishloq xo‘jaligi, energetika, ta’lim, sog‘liqni saqlash, gumanitar almashinuvlar kabi ustuvor yo‘nalishlarda amaliy hamkorlikni kengaytirishdan manfaatdorlik bildirildi.

Pandemiyaga qarshi kurashishda, shu jumladan amaldagi global dastur doirasida mamlakatimizga vaksinalar yetkazib berish masalasida ko‘rsatilayotgan ko‘mak uchun Amerika tomoniga alohida minnatdorlik bildirildi.

Mintaqaviy, shu jumladan “AQSH – Markaziy Osiyo” muloqoti hamda Savdo va investitsiyalar bo‘yicha hadli bitim kengashi doirasidagi hamkorlik masalalariga alohida e’tibor qaratildi.

O‘zbekiston Prezidenti AQSH delegatsiyasini qabul qildi

Shuningdek, Afg‘onistonda vujudga kelayotgan vaziyat yuzasidan batafsil fikr almashildi. O‘zbekistonning afg‘on xalqiga ko‘maklashish hamda qo‘shni mamlakatda uzoq muddatli tinchlik o‘rnatilishi va uning iqtisodiy tiklanishiga ko‘maklashishga qaratilgan loyihalarni ilgari surish borasidagi sa’y-harakatlari yuksak baholandi.

Kategoriler
Uncategorized

Акар: Турция надеется на соблюдение договоренностей по Идлибу

Министр национальной обороны Турции Хулуси Акар не исключил обсуждения темы участившихся в последний период авиаударов по Идлибской зоне деэскалации с министром обороны РФ Сергеем Шойгу.

В беседе с журналистами, Акар отметил, что российская сторона утверждает, что воздушные удары наносятся по «террористическим группам» в Сирии, однако факт в том, что среди жертв или спасающихся от этих авиаударов нет ни одного террориста.

«Я уже долгие годы пытаюсь довести свою позицию по Сирии. Турция выполняет все условия договоренностей с Россией. Мы действуем строго в соответствии с обязательствами. Ожидаем от противоположной стороны такого же отношения», – сказал Акар.

Турецкий министр подчеркнул, что действия российской авиации формируют новую волну миграции в регионе приводят к радикализации населения. «Турция уже не в силах принять дополнительную волну беженцев. Это знают все стороны. Авиаудары приводят также к росту радикальных настроений. Представьте себе состояние людей, потерявших дома и земли. Об этом мы постоянно говорим. Очень важно обеспечить стабильность и продолжительность договоренностей о режиме прекращения огня. Не стоит забывать, что около миллиона сирийцев, уже вернулись на свои земли из подконтрольных Турции территорий, причем 400 тыс. из них находятся в Идлибе», – сказал министр.

Касаясь темы координации шагов Анкары и Москвы в регионе, Акар отметил, что имеет место «серьезный механизм», над которым работают как турецкая, так и российская стороны.

Глава оборонного ведомства Турции пояснил, что турецкие офицеры на местах встречаются в определенных районах с российскими генералами. Каждая из сторон делится информацией и опасениями. «Надеемся, что по итогам переговоров президентов Турции и РФ в Сочи, действие договоренностей по Идлибу возобновится в полном объеме. Важно политическое урегулирование под эгидой ООН, подготовка новой конституции и проведение выборов, в ход которых не будут вмешиваться внешние силы», – сказал он.

Хулуси Акар также прокомментировал ситуацию в районах Сирии, расположенных к востоку от реки Евфрат. «Турция достигла договоренностей по этому вопросу и с Россией, и с США. К сожалению, наши оппоненты не сдержали слов по отводу террористов с севера Сирии. Мы каждый раз поднимаем этот вопрос и перед Москвой, и перед Вашингтоном», – сказал министр.

Хулуси Акар подчеркнул, что Турция не ставит различий между террористическими организациями. «Это касается террористов РКК и сирийского ответвления этой кровавой организации -YPG. Вне всяких сомнений YPG и РКК – стороны одной медали. Наши союзники вооружают террористов, фотографируются с главарями преступных организаций, что мы считаем крайне ошибочным шагом», – сказал министр.