Kategori: Anadolu Ajansı

Gelişen Sekiz Ülke (D-8) Teşkilatının 10’uncu Zirve Toplantısı’nda, D-8 ülkeleri, teşkilatı daha güçlü ve gelişmiş hale getirmeyi hedefleyen D-8 On Yıllık Yol Haritası ile ticari iş birliğini derinleştirme ve iç ticaret hacimlerini toplam D8 ticaretinin en az yüzde 10’una ulaştırma hedefini kabul etti.

Bangladeş’in ev sahipliğinde ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla çevrim içi düzenlenen Gelişen Sekiz Ülke (D-8) Teşkilatının 10’uncu Zirve Toplantısı’nda “2020-2030 D-8 On Yıllık Yol Haritası” kabul edildi ve toplantıya ilişkin bildiri yayımlandı.

Türkiye, Bangladeş, Mısır, Endonezya, İran, Malezya, Nijerya ve Pakistan’dan oluşan D-8 ülkeleri, bugünkü zirvede kabul edilen D-8 On Yıllık Yol Haritası’yla teşkilatı daha güçlü ve gelişmiş hale getirmeyi hedefliyor.

Yol Haritası, sektörel hedeflere ulaşmak amacıyla her bir iş birliği alanı için somut proje planları tasarlanmasının yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belirlenen 2030 sürdürülebilirlik gündemine ulaşılmasına yardımcı olmak için ilgili stratejilerin ve eylem programlarının uygulanmasını desteklemeyi de amaçlıyor.

Ticaret, tarım ve gıda güvenliği, endüstriyel iş birliği ve KOBİ’ler, enerji, ulaştırma ve bağlantısallık, turizm ve sağlık gibi konularda iş birliğini kapsayan Yol Haritası’nın, uluslararası ekonomik ortamın değişen doğası göz önünde bulundurarak mevcut mekanizmaların gözden geçirilmesine, güncellenmesine ve bunlara dayalı bir yapı inşa edilmesine yardımcı olması hedefleniyor.

On yıllık yol haritasının ilk aşaması olarak belirlenen 2020-2022 döneminde, öncelikli iş birliği alanları olan ticaret, sanayi, turizm, tarım ve gıda güvenliği, enerji, ulaşım konularında proje oluşturma ve hazırlama konularına odaklanılacak.

Yol haritasının 2023-2027 yıllarını kapsayan ikinci dönemini ise ticaret iş birliğini derinleştirecek ve altı öncelikli iş birliği alanında çeşitli projelerin yürütülmesine odaklanılacak uygulama dönemi olacak.

On yıllık iş birliğinin 2028-2030 yıllarını kapsayan üçüncü ve son kısmı ise “gözden geçirme ve değerlendirme” aşaması olacak. Buna göre üye ülkeler, 2030’un sonuna kadar, iç ticaret hacimlerini toplam D-8 ticaretinin en az yüzde 10’una ulaştırmayı hedefliyor.

D-8 Dakka Bildirisi

Zirvenin ardından yayımlanan bildiride ise taraflar İstanbul, Dakka, Kahire, Tahran, Bali, Kuala Lumpur, Abuja ve İslamabad’da barış, demokrasi, ilerleme, diyalog, dayanışma, ortaklık ve hoşgörü ile ılımlılık konularında verilen taahhütleri, halkların ekonomik zenginliğini ve refahını sağlamak için temel ve kurucu değerler olarak yineledi.

Çok taraflılığa, özellikle BM sistemine olan güçlü inancın teyit edildiği bildiride, tüm bölgesel ve uluslararası kuruluşlara aktif katılım, etkin koordinasyon ve iş birliğini taahhüt ederek Güney-Güney ve Üçgen iş birliğinin potansiyeli ve faydasının altını çizdi.

Bildiride, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, üye devletlerin çeşitli sektörler üzerindeki etkilerine karşı mücadelede iş birliğini derinleştirmenin önemi vurgulandı.

Sürdürülebilir sosyoekonomik kalkınma hedefinin takip edilmesinin arzulandığı kaydedilen bildiride, ticaret, tarım ve gıda güvenliği, sanayi iş birliği ve KOBİ’ler, enerji ve madenler, ulaştırma ve turizmde karşılıklı iş birliğinin önemi takdir edildi.

Bildiride, çeşitli alanlarda iş birliğini geliştirme olanaklarının araştırılacağı belirtildi.

İklim değişikliğinin, çağın en büyük zorluklarından biri olduğu teyit edilen bildiride, taraflar iklim değişikliğine uyum ve azaltımın acil bir küresel önceliği temsil ettiğini vurguladı.

Sürdürülebilir sosyoekonomik kalkınma hedefinin devam ettirilmesinin arzulandığı bildiride, ticaret, sanayi, fikri mülkiyet hakları, tarım, gıda güvenliği ve diğer alanlardaki sürdürülebilirlikte karşılıklı iş birliğinin önemi teslim edildi.

Terörizm, mezhepçilik ve aşırılıkla mücadele etme kararlılığı

Bildiride, ticaret sepetinin uluslararası düzeyde de genişletebilen ve çeşitlendirilebilen “Mavi Ekonominin muazzam potansiyelinden” yararlanmanın faydaları not edildi.

Üye Devletler arasındaki eş güdüm ve angajmanın daha da güçlendirilmesi ihtiyacının altının çizildiği bildiride, taraflar tüm biçimleri ve tezahürleriyle terörizm, mezhepçilik ve aşırılık da dahil olmak üzere, üye devletlerin ekonomik kalkınması ile barış ve refahına yönelik tüm tehditlere karşı mücadele etme kararlılığını ifade etti.

Bildiride ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığının tüm biçimleriyle mücadele etme iradesi yeniden teyit edildi.

Turizm iş birliğini artırma çağrısı yapıldı

Ayrıca, üye ülkeler arasında turizm iş birliğini artırmak amacıyla düzenli Kıdemli Memurlar ve Bakanlar toplantılarının düzenlenmesi çağrısı da yapıldı.

D-8’in 2017’den bu yana başkanlığını yürüten Türkiye’ye takdirlerin iletildiği bildiride, bu süreçte görüşülen proje ve girişimlerden söz edildi.

Bildiride, bu girişimler arasında D-8 Uluslararası Üniversitesi, D-8 Tarım ve Gıda Güvenliği Araştırma Merkezi’nin kurulması, D-8 Sağlık ve Sosyal Koruma Programı’nın başlatılması sayıldı.

D-8 Yaratıcı Ekonomi ve Finans Merkezi’nin kurulması, Takas Ticaret Sistemi’nin başlatılması konularının da gelecek projeksiyonunda yer aldığı belirtilen bildiride, bu çerçevede İslam Kalkınma Bankası ve BM gibi uluslararası kurumlarla yürütülen iş birliğinin memnuniyet verdiği kaydedildi.

Bildiride, proje tekliflerinin ön fizibilite çalışmaları için D-8 Proje Destek Fonu kurulacağı ifade edilirken 2019’da gerçekleştirilen D-8 Turizm Bakanları Toplantısı’na da atıfta bulunuldu.

Bildiride, “Amaçların ve hedeflerin gerçekleştirilmesi ve işlerin gözden geçirilmesi amacıyla düzenli aralıklarla turizm iş birliği konusunda Kıdemli Memurlar ve Bakanlar toplantıları düzenlemeye çağırıyoruz.” ifadelerine yer verildi.

Üye ülkeler arasında ticaretin artmasına yardımcı olan D-8 Ticaret ve Sanayi Odaları Tüzüğü’nün kabul edilmesinin de memnuniyet verici olduğu ifade edilen bildiride, üyelerle diğer ülkeler arasında ticareti teşvik eden D-8 Ticaret ve Sanayi Odası dijital platformu kurulması fikrinin desteklendiği de belirtildi.

D-8 üyelerinin teknolojik gelişmeler alanında yakın çalışma sergilemesinin önemine işaret edilen bildiride, üye ülkelere D-8 Sağlık ve Sosyal Koruma Programı’na malzeme ve insan kaynağı desteği verme çağrısı yinelendi.

Eşit küresel Kovid-19 aşılamasının önemi vurgulandı

Bildiride üye ülkelere, aşılarda fiyat ve miktar avantajı sağlamak amacıyla Kovid-19 aşısı üreten uluslararası ilaç şirketleriyle yapılacak müzakerelerde iş birliği yapma çağrısında bulunuldu.

Herkesin aşıya güvenli ve adil erişim sağlaması için Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı (COVAX) Eş Başkanı olarak Endonezya Dışişleri Bakanının (Retno Marsudi) önemli rolünün takdir edildiği bildiride, “Küresel adil erişime ulaşana kadar hiçbir ekonomi tam olarak toparlanamayacağından, eşit küresel Kovid-19 aşılamasının sağlanması, küresel ekonomik iyileşmeyi hızlandırmaya önemli ölçüde katkıda bulunacaktır.” vurgusu yapıldı.

Pakistan hükümetinin, “Borç Erteleme Küresel Girişimi” çağrısının takdir edildiği aktarılan bildiride, “2020-2030 D-8 On Yıllık Yol Haritası’nın kabul edilmesini memnuniyetle karşılıyor ve belgenin etkili bir şekilde uygulanmasının önemini vurguluyoruz. Ayrıca tüm paydaşları kabul edilen yol haritasının tam olarak icra edilmesinde üzerlerine düşeni yapmaya çağırıyoruz.” ifadeleri yer aldı.

Üye devletleri, kendi bakanlıkları ve kurumları ile istişare içinde D-8 Özel Ekonomik Bölgeleri kurma olasılığını değerlendirmeye davet eden bildiride, ayrıca D-8 Sekretaryası, D-8 Özel Ekonomik Bölgelerinin kurulmasına yönelik politika çerçevesini ve düzenlemeleri tartışmak üzere bir toplantı yapmaya çağrıldı.

Bildiride, üye devletler, D-8 içi ticareti kolaylaştırmak amacıyla D-8 Üye Devletleri arasında ulaşım bağlantısallığını geliştirme ve güçlendirme olanaklarını araştırmaya teşvik edilerek “Üye devletleri, bu hayati önemdeki sektörde iş birliğini geliştirmek ve temin etmek için mümkün olan en kısa sürede Tercihli Ticaret, Vize ve Gümrük Anlaşmalarını onaylamaya ve uygulamaya koymaya teşvik ediyoruz.” ifadesi kullanıldı.

Bildiride, verimli bir sonuç için önkoşul olarak üye devletler arasında sürekli ve etkili iş birliğine ve müzakereye duyulan ihtiyaç kabul edilirken teknik ve politika belirleme konularındaki toplantıların zamanında yapılması ihtiyacının altı çizildi.

Verimlilik ve etkinliklerini artırarak D-8 Çalışma Gruplarını yeniden canlandırma kararı alınan bildiride, üye devletlerin farklı seviyelerde D-8 toplantıları organize etme ve başarılı bir şekilde ev sahipliği yapma çabaları takdir edildi.

Bildiride, Malezya 26 Eylül 2019’da D-8 Şartı’nı onayladığı için kutlanırken “Küresel Kovid-19 salgını esnasında, var olan ve ortaya çıkan ekonomik zorluklara rağmen D-8 Üye Devletlerinin komşu ülkelerinin yerlerinden edilmiş vatandaşlarına sağladıkları yardım dahil olmak üzere kendilerini barındırmadaki cömertliklerini ve insani liderlik rolünü takdir ediyoruz. Ayrıca kendi ülkelerine güvenli, gönüllü, sürdürülebilir ve onurlu bir şekilde geri dönmelerini ahlaken destekliyoruz.” denildi.

Ülkelere, bölge dışı yargı yetkisinden kaçınma ve BM Şartına ve uluslararası hukuka aykırı olarak uygulanan araçlar olan tek taraflı ekonomik yaptırımlar ve ekonomik veya siyasi baskıyı reddetme çağrısında bulunulan bildiride, bu tür önlemlerden etkilenen D-8 üye devletlerine destek ifade edildi.

Bildiride, örgütün amaç ve hedeflerine ulaşmak için ön koşul olarak güçlü ve verimli bir sekretarya ihtiyacı vurgulanırken D-8 Teşkilatının üyeliğinin genişletilmesi fikrinin prensip olarak desteklendiği aktarıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğine teşekkür

Nijerya Federal Cumhuriyeti Büyükelçisi Isiaka Abdulkadir İmam’ın, D-8 Teşkilatının bir sonraki Genel Sekreteri olarak aday gösterilmesinin memnuniyetle karşılandığı belirtilen bildiride, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Zat-ı Devletleri Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Dönem Başkanlığı döneminde D-8 hedeflerinin desteklenmesindeki liderliği, bağlılığı ve özverili çabaları için derin teşekkürlerimizi sunuyoruz.” vurgusu yapıldı.

Bangladeş’e 10. Zirveye başarıyla ev sahipliği yaptıkları için teşekkürlerin sunulduğu bildiride, Mısır’ın 11. D-8 Zirvesi’ne ev sahipliği yapmaya yönelik teklifinin memnuniyetle karşılandığını, tarihin bilahare ele alınacağı açıklandı.

Kazakistan Enformasyon ve Toplumsal Kalkınma Bakanı Aida Balayeva, 5-6 Nisan’da Ankara’ya yapacağı ziyaret öncesi AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

1991’de Kazakistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatan Balayeva, 30 yıldır Türkiye devleti ve halkının Kazakistan’ın ve Kazak kardeşlerinin yanında durduğunu söyledi.

Türkiye’nin 1990’ların başında kendi içinde yaşadığı belirli ekonomik zorluklara rağmen bağımsız Kazakistan’a şartsız ve koşulsuz yatırım yapan ilk ülke olduğunu kaydeden Balayeva, “Ülkemizin yeni başkentinin inşasında da Türk firmaları aktif rol üstlendi. Söz konusu zaman zarfında aynı köken ve dili paylaşan kardeş ülkeler arasında ekonomi, eğitim, kültür, ulaşım ve lojistik alanlarında güçlü bir bağ kurmayı başardık.” şeklinde konuştu.

Balayeva, gelecek yıl Kazakistan ile Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinin tesisinin 30. yıl dönümünü kutlayacaklarını belirterek, “Liderlerimizin öncülüğünde ikili ilişkilerimizin sadece genişleyerek güçlendiğini görüyoruz. Ülkelerimiz arasındaki verimli ortaklık ve etkileşimin gelecekte hem bölgesel hem uluslararası platformlarda da genişlemeye devam edeceğine inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

“Medya alanında ortak projelere imza atacağız”

Ankara ziyareti çerçevesinde Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile bir araya geleceklerini dile getiren Balayeva, “Ziyaret kapsamında enformasyon, din, aile ve gençlik politikası, sivil toplum gelişimi alanlarında ikili temasları görüşeceğiz.” ifadesini kullandı.

Balayeva, medya sektöründe Türkiye’nin engin tecrübesinden yararlanmak istediklerini belirterek, “Türk ortaklarımızla iletişim alanında karşılıklı ilişkileri güçlendirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.

Medya sektöründe ikili iş birliğini pekiştirmek için ortak projelere imza atacaklarını ifade eden Balayeva, şunları kaydetti:

“Özellikle medya alanında tecrübe paylaşımının çok önemli olduğunu dikkate alarak Türkiye ile karşılıklı uzman değişimini gerçekleştirmeye niyetliyiz. Bunun yanı sıra medya uzmanlarının niteliklerini geliştirmek için Türkiye’nin önde gelen eğitim merkezleriyle temaslar kuracağız. Ortak çekimler yapma ve televizyon dizilerinin karşılıklı paylaşımı gibi konularda iş birliği yürütmeye yönelik girişimlerimiz bulunuyor.”

Balayeva, halihazırda TRT ile ortak projelerin yürütülmesi konusunda görüşme yaptıklarını dile getirerek, “Bakanlığımız, halklarımız arasındaki tarihi ve kültürel benzerlikleri göz önünde bulundurarak Kazakistan devlet televizyon kanalları ürünlerinin Türkiye’de gösterimi ile de yakından ilgilenmektedir.” dedi.

“Anadolu Ajansı ile Kazinform arasında yakın iş birliği kuruldu”

Söz konusu alandaki ikili iş birliğinin hızla geliştiğinin altını çizen Balayeva, şöyle devam etti:

“Daha önce bizim Habar Televizyon Ajansı tarafından Türkiye’nin TRT Avaz ve Kırgızistan’ın Kamu Yayın Kuruluşu iş birliğinde “Ulu Türklerin Mirasçıları” konulu ortak belgesel filmi çekilmişti. 2019’da TRT Avaz kanalınca Türk Konseyine üye ülkelerin kültürel, tarihi, ekonomik ve sosyal hayatından görüntü ve programların paylaşılmasını sağlamak amacıyla ortak havuz oluşturuldu.”

Balayeva, 2018’de Kazakistan’ın devlet haber ajansı Kazinform ile Anadolu Ajansı arasında iş birliği anlaşmasının imzalandığını söyleyerek, “Bugün de iki ülkenin başlıca haber ajansları arasında çok yakın iş birliği kuruldu. Ajanslar, kendi aralarında günlük haber, fotoğraf ve görüntü paylaşımında bulunuyorlar. Şu anda Kazakistan’ın bağımsızlığının 30. yıl dönümü münasebetiyle ortak projeleri hayata geçirmeyi planlıyorlar.” ifadelerini kullandı.

“Türk dünyası medya kuruluşları arasında ortak platform kurulabilir”

Medya alanındaki etkileşimin kardeş halklar arasındaki ilişkiler açısından da önemli olduğunu vurgulayan Balayeva, “Birbirimiz hakkında ne kadar çok bilgi sahibi olursak o kadar da farklılıklarımızın değil, benzerliklerimizin fazla olduğunu görürüz. Bu konuda Türk devletlerinin medya kurumları arasında karşılıklı dillerde yayınların oluşturulması, haber akışının sağlanması gibi çalışmaların önemi ortaya çıkıyor.” şeklinde konuştu.

Balayeva, daha önce oluşturulan Türk Dilleri Haber Ajansları Birliğinin yeterince aktif olmadığına dikkati çekerek, “Medya kuruluşları ile temsilcileri arasında yeniden ortak bir platform oluşturmayı düşünebiliriz. Bu platformu Astana Medya Haftası çerçevesinde de düzenleyebiliriz.” dedi.

Kazakistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kardeşlik ruhunda ilerlediğini belirten Balayeva, “Ülkelerimiz hakkında konuştuğumda ilk olarak Kazakların ünlü şairi Mağcan Cumabayev’in Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye’deki kardeşlerine yazdığı ‘Uzaktaki Kardeşime’ şiirini hatırlıyorum. Evet, atalarımız aynı kökten geldiğimizi ve aynı kanı taşıdığımızı biliyorlardı. Şu anda o tarihi ilişkilerimiz yeniden canlanıyor. Bunun için güçlü ve sağlam kardeşlik bağlarına sahip olduğumuzu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Kazakistan Enformasyon ve Toplumsal Kalkınma Bakanı Aida Balayeva ile baş başa ve heyetler arası toplantıda bir araya geldi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığındaki toplantıda, Türkiye ve Kazakistan ilişkilerinin yanı sıra kamu diplomasisi çalışmaları ile iki ülke arasındaki kültür, iletişim ve medya alanlarındaki iş birliğine dair konular ele alındı.

Fahrettin Altun, toplantıda yaptığı konuşmada, Kazakistan’ın 30’uncu bağımsızlık yıl dönümünü kutlayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk dünyası ve Kazakistan ile ilişkilere büyük önem verdiğini ifade etti.

Türk-Kazak ilişkilerinde, Türk dünyası ülkeleri arasındaki dayanışma ruhunu gördüklerini dile getiren Altun, ülkeler arasında medya ve iletişim alanında iş birliğini geliştirerek ikili ilişkileri zenginleştireceklerini vurguladı.

Kazakistan ile hem medya hem film ve dizi sektörleri hem de kamu diplomasisi alanlarında kritik iş birlikleri yapacaklarını aktaran Altun, en kısa zamanda ortak bir çalışma grubu oluşturup somut adımlar atacaklarını kaydetti.

Türkiye ile Azerbaycan arasında oluşturulan Ortak Medya Platformu’nun bütün Türk dünyası ülkelerini kapsayacak bir platforma dönüştürülebileceğine işaret eden Altun, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile Kazakistan’ın Birinci Cumhurbaşkanı, Elbaşı ve Türk Konseyi Onursal Başkanı Nursultan Nazarbayev’e selam ve saygılarını iletti.

“Medya alanındaki iş birliği önemli”

Kazak Bakan Aida Balayeva da görüşmelerin iki ülke ilişkilerine ivme kazandıracağına inandığını belirterek, özellikle medya alanındaki iş birliğinin çok önemli olduğunun altını çizdi.

Türkiye ve Kazakistan ilişkilerinin geliştirilmesinin iki ülkenin ortak çıkarı olduğunu ve ortak çalışmalardan verimli sonuçlar alınabileceğini kaydeden Balayeva, ziyaretleri sırasında kendisine ve heyetine gösterilen misafirperverlik için Altun’a teşekkür etti.

Balayeva, Altun’a Kazakistan’ın medya alanındaki en üst nişanı olan “Enformasyon Alanı Öncüsü” madalyası takdim etti.

Görüşmede, Kazakistan heyetinde Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekly, Kazınform Haber Ajansı Genel Müdürü Askar Umarov, Kazakistan Televizyon ve Radyo Kurulu Yönetim Kurul Başkan Yardımcısı Ilkhamzhan Ibragimov, Haber Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Erlan Bekhojin ve elçilik personeli yer aldı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun’a ise Başkan Yardımcıları Zahid Sobacı ve Çağatay Özdemir ile Medya İlişkileri Koordinatörü Mücahid Eker, Kamu Diplomasisi Daire Başkanı Ömer Faruk Tanrıverdi, Basın-Yayın Daire Başkanı Büşra Karaduman Aktuna ve Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Daire Başkanı Gökhan Yücel eşlik etti.

Kazakistan basın heyeti, Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürlüğünü ziyaret etti.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının organizasyonunda, Kazakistan Enformasyon ve Toplumsal Kalkınma Bakanı Aida Balayeva’nın Türkiye ziyaretinde beraberindeki heyette yer alan Kazak basın mensupları, AA Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu tarafından ağırlandı.

Kazak heyetinde, Kazinform Uluslararası Haber Ajansı Genel Müdürü Askar Umarov ile Kazakistan Televizyon ve Radyo Kurulu Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı İlkhamzhan İbragimov yer aldı.

Kazinform Uluslararası Haber Ajansı Genel Müdürü Askar Umarov, AA’nın 101. kuruluş yıl dönümünü tebrik etti. AA’yla ortak çalışmalarının kendileri için çok önemli olduğunu dile getiren Umarov, “AA, dünyadaki en büyük haber ajanslarından biri.” dedi.

Kazakistan’ın bağımsızlığının 30. yılının Türkiye için arz ettiği önemin farkında olduklarını kaydeden Umarov, bağımsızlıklarını kazandıkları ilk dönemde merhum Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ziyaretinin ülkeleri için çığır açtığını dile getirdi.

Umarov, Kazinform’un tarih portalı gibi hizmetler de sunarak faaliyetlerini çeşitlendirmeye ve güçlendirmeye devam ettiğini anlattı.

Kazakistan Televizyon ve Radyo Kurulu Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı İbragimov da Kazakistan’ın bölgesel ve ulusal kanal yelpazesi hakkında bilgi verdi.

Kazakistan Televizyon ve Radyo Kurumunun 14 bölgesel ve 4 ulusal kanala sahip olduğunu belirten İbragimov, Kazakistan ulusal televizyonunun, ülkede en fazla izlenen kanal olduğunu kaydetti.

Mutanoğlu, görüşmede, AA’nın uluslararası haber faaliyetleri, örgütlenmesi ve işleyişi hakkında bilgi verdi.

Türkiye-Kazakistan ilişkilerinin son derece güçlü olduğunu ve AA’nın Kazakistan haberlerine çok önem verdiğini kaydeden Mutanoğlu, bunun bir nişanesi olarak AA’ya Abay Kunanbay habercilik ödülü verildiğini anımsattı.

Mutanoğlu, Kazakistan ile medya alanındaki tecrübe paylaşımını artırmak ve diyaloğu daha da geliştirmek istediklerini söyledi.

Görüşmede, AA ve Kazak basın kuruluşları arasındaki iş birliği fırsatları değerlendirilerek ortak proje imkanları ele alındı.

Almanya’nın günlük gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung’da (FAZ) yer alan haberde, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (TOGG) üreteceği elektrikli otomobilin tek bir şarjla 500 kilometreden fazla gitmeyi ve “akıllı” olmayı garanti ederek, Tesla, Volkswagen ve diğer tüm potansiyel rakiplere meydan okuyacağı belirtildi.

Haberde, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in 1961’de başlattığı “Devrim” projesinin yola bir devrim katamadığına yer verilerek, 60 yıl sonra Gürsel’in halefi Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2023’te Cumhuriyetin 100. yılında Türk otomobilinin devrim yaratma hayalini gerçekleştirmek istediği kaydedildi.

FAZ, Türkiye’nin Otomobili’ni üretmek için faaliyetlerini sürdüren TOGG Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş’la röportaj yaparak, sayfalarında, elektrikli otomobillerde “Türkiye, Tesla ve Volkswagen’e meydan okuyor” başlığıyla Türkiye’nin Otomobili’ne dair bir analiz habere yer verdi.

Haberde, Türkiye’nin Otomobili’ni üretmek için faaliyetlerini sürdüren TOGG’un, yüzde 100 elektrikli otomobilin tek bir şarjla 500 kilometreden fazla gitmeyi garanti ettiği ve yarım saat içinde şarj istasyonunda yüzde 80 şarj olacağına yer verilerek, otomobilin rekabetçi fiyata sahip olacağı belirtildi.

Haberde, “Söz konusu elektrikli otomobil, Tesla, Volkswagen ve diğer tüm potansiyel rakiplere meydan okuyacak.” denildi.

TOGG’un fabrikasının yapım aşamasında olduğuna yer verilen haberde, şu ifadeler kullanıldı:

“Üreticinin adı TOGG ve Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Gürcan Karakaş. 27 yıl boyunca Bosch Grubu’ndaki kariyer basamaklarını tırmanarak Bosch’un elektrikli araçlar bölümünde başkan yardımcısı oldu. Şimdi otomotiv mühendisliğinde devrim yaratmak istiyor. Bu girişim bundan daha iddialı olamazdı. Zira fiilen bakıldığında bu şirket sıfırdan başlayıp yıl bazında 175 bin aracı piyasaya sürecek.”

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının TOGG’un planlarını etkilemediğine işaret edilen haberde, “Henüz üretim tesisleri inşa aşamasında. Fakat salgın dönemi bile Karakaş’ı korkutmuyor. Karakaş, Bilişim Vadisi’ndeki şirket merkezinde 2022’nin sonunda, son çeyrekte, ilk seri üretim araçlar bantlardan çıkacak diyor.” denildi.

Akıllı bir cihaz

Haberde, TOGG’un üretimi için “otomobil” kelimesi yerine, “akıllı bir cihaz” demeyi tercih ettiğine vurgu yapıldı.

FAZ’ın haberinde, Karakaş’ın ofisine ilişkin bilgilere de yer verilerek, “Patronun kendisi, mavi bir yelek ve göğsünün sağ üst kısmında isminin yazdığı iş üniforması giyerek herkese iyi bir örnek oluşturuyor…. Karakaş’ın yüksek masanın arkasındaki ofis duvarları, notlar, çizelgeler, grafikler ve post-it notlarla dolu yazı tahtaları ile asılı.” bilgisi aktarıldı.

Haberde, TOGG’un insanların gelecekte hareketliliği nasıl hayal ettiğine dair anketler gerçekleştirdiği ve bu fikirlerden yola çıkarak TOGG ile Meteoroloji Genel Müdürlüğü arasında “meteorolojik verilerin paylaşımına ilişkin” protokol imzalandığı da anlatıldı.

TOGG’un iştiraklerinin Türk ekonomisinin büyük oyuncuları olduklarına vurgu yapılarak, “TOGG’un sahipleri, Türkiye ekonomisinin önde gelenleri. hükümet de TOGG’u destekliyor. Basında çıkan haberlere göre hükümet 30 bin araç satın alacağı konusunda kesin bir taahhütte bulundu. TOGG gibi büyük yatırımcılar için avantajlar da söz konusu. Örneğin vergi indirimleri.” denildi.

Bileşenlerin çoğu Türkiye’de üretilecek

TOGG’un otomobilinin bileşenlerinin çoğunun Türkiye’de üretileceğine vurgu yapılan haberde, ” TOGG’un tasarımı İtalya’dan, düşünce çalışmalarının bir kısmı Amerika’dan ve batarya hücreleri Almanya’dan. Batarya hücreleri aslında, 2022’den itibaren Daimlerin de tedarikçisi olan Çinli üretici Farasis’in Bitterfeld fabrikasından gelecek. Ancak bileşenlerin çoğu Türkiye’de üretilecek. Üretim başlangıcında Türkiye’nin payı yüzde 51 oranında olacak ve sonrasında artacak.” ifadeleri kullanıldı.

Haberde, Türkiye’de batarya ile çalışan araç yapmak isteyen tek üreticinin TOGG olmadığına yer verilerek, “Minibüs üreticisi Karsan, elektrikle çalışan otobüslerini şimdiden Almanya’ya sattı; pilleri BMW’den temin ediliyor. Erdoğan geçtiğimiz günlerde sürücüsüz çalıştırılabilen bir modelde poz verdi. Geçen ay medyada, bu yıl İstanbul’da banttan çıkacak olan elektrikli bir traktör haberi yer aldı. Ortak girişimci Ford Otosan, elektrikli binek otomobilleri Türkiye pazarına getirmek istiyor. Otomobil şirketleri Chrysler, Renault, Toyota ve Hyundai zaten burada otomobil üretimi yapıyor ve muhtemelen ülkede şarj istasyonlarının altyapısı kurulduğunda elektrikle çalışan otomobilleri de üreteceklerdi.” yorumuna yer verildi.

Haberin muhabiri Andreas Mihm’in, haberi sonunda “TOGG ismini bir yerlere not edin.” ifadesini kullanması ise dikkati çekti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, eski Başkan Donald Trump döneminde askıya alınan Filistin yardımlarını yeniden başlatmayı planladıklarını duyurdu.

Blinken yaptığı yazılı açıklamada, “Kongre ile çalışarak ABD’nin Filistin halkına yönelik ekonomik kalkınma ve insani yardımlarını yeniden başlatmayı planladığımızı duyurmaktan memnuniyet duyuyoruz.” ifadesini kullandı.

Bakan Blinken, başlatılacak bu yardım paketine, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’nın kalkınması için 75 milyon dolar, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansının (USAID) programları için 10 milyon dolar ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) programları için 150 milyon dolarlık desteklerin de dahil olduğuna dikkati çekti.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkisini azaltmak üzere Filistin’deki orta ve küçük ölçekli girişimciler için de bazı yardımların olacağını ifade eden Blinken, bu yardımların bir kısmının da Doğu Kudüs Hastane Ağı’na yapılacağını kaydetti.

Bu fonun geçen ay açıklanan 15 milyon dolarlık Kovid-19 yardımına ek olacağına işaret eden Blinken, ABD’nin UNRWA hizmetlerine yönelik yardımlarına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:

“ABD, UNRWA’nın Lübnan, Ürdün, Suriye, Batı Şeria ve Gazze de olmak üzere 5 operasyon alanına umut ve istikrar getirmek üzere 500 bin kız ve erkek çocuğun eğitimi dahil UNRWA hizmetlerine desteğini de yeniden başlatacaktır. UNRWA’ya verilecek fon aynı zamanda sağlık, ilaç ve tıbbi malzeme ile Kovid-19’dan etkilenen ailelere nakit ve gıda yardımları gibi kritik Kovid-19 yardımlarını da içerecektir.”

ABD’nin Filistin halkına sağladığı yardımların ülke menfaatlerine uygun olduğuna işaret eden Blinken, bu yardımların Filistin’de ekonomik kalkınmaya katkı sağladığını, bölgede güvenlik koordinasyonu ve istikrar oluşturacağını kaydetti.

Ülkesinin iki devletli çözüm için bölgede hem İsraillilere hem de Filistinlilere destek vermeye kararlı olduğunu belirten Blinken, “ABD, diğer bağışçılara da İsrailliler ile Filistinlilere aynı şekilde istikrar ve refah sağlama hedefine hizmet eden faaliyet ve programlara destek verme konusunda teşvik ediyor.” ifadesini kullandı.

Biden yönetiminin UNRWA’ya 150 milyon dolar yardım yapması bekleniyor

Öte yandan Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, Biden yönetiminin UNRWA’ya 150 milyon dolar yardım yapmasını beklediklerini söyledi.

Filistinli mültecilere yardım konusunda düzenlenen çevirim içi panelde konuşan Mansur, Biden yönetimin yapması beklenen 150 milyon dolar yardımın UNRWA’nın karşı karşıya olduğu bütçe sorununa katkıda bulunacağını belirtti.

ABD’nin 150 milyon dolarlık yardım fonunun bugün açıklanmasını beklediklerini ifade eden Mansur, söz konusu yardımı memnuniyetle karşıladıklarını ve detayları sabırsızlıkla beklediklerini söyledi.

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini de ABD yönetiminin, Filistinli mültecilere yardımlara yeniden başlamasının “önemli bir ilerleme” olacağı değerlendirmesinde bulundu.

Filistin’in, ABD’nin yardımları yeniden başlatma kararından memnuniyet duyduğu bildirildi

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Konseyi Üyesi Ahmed el-Mecdelani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD yönetiminin, Filistin halkına yönelik ekonomik kalkınma ve insani yardımlarını yeniden başlatmayı planladığına işaret ederek, kararı “olumlu bir adım” olarak nitelendirdi.

Mecdelani, bu adımın Filistin yönetimine devamlı baskı ve şantaj yapan Trump yönetiminin aksine ABD ile Filistin arasında yeniden ilişkilerin kurulmasının önünü açabileceğini belirtti.

Ülkesinin söz konusu karardan memnuniyet duyduğuna dikkati çeken Mecdelani, eski ABD yönetiminin, Kudüs ve Filistin meselesiyle ilgili çıkardığı bir dizi karar başta olmak üzere iki ülke arasındaki meseleler çözüldükten sonra siyasi ilişkilerin seviyesinin yükselmesinin mümkün olduğunu dile getirdi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bugün, eski Başkan Donald Trump döneminde askıya alınan Filistin yardımlarını yeniden başlatmayı planladıklarını duyurmuştu.

Blinken, başlatılacak yardım paketine, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’nın kalkınması için 75 milyon dolar, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansının (USAID) programları için 10 milyon dolar ve Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) programları için 150 milyon dolarlık desteklerin dahil olduğunu kaydetmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, geçen ay da işgal altındaki Batı Şeria ile abluka altındaki Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere 15 milyon dolar insani yardım yapıldığını açıklamıştı.

Eski ABD Başkanı Trump’ın, göreve gelmesinden kısa süre sonra Washington’un UNRWA’ya yaptığı finansal desteği kesmesi, uluslararası yardım kuruluşunu büyük sıkıntıya sokmuştu.

UNRWA; Batı Şeria, Gazze, Kudüs, Ürdün, Lübnan ve Suriye’de 5 milyondan fazla mülteciye yardım sağlıyor.